Birinci Nükte
İçerikler
-
"Bu Kuddüs Nüktesi Otuzuncu Söz'ün Zeylinin Zeyli olması münasiptir." deniyor. Otuzuncu Söz'e baktığımızda zeyl görmüyoruz. Bu ifadeyi açıklar mısınız?
-
"Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız!" ayeti Kuddus ismine serlevha olmuş. Hâlbuki, bu ayeti kerime daha ziyade Cemil ve Hakim ismini göstermiyor mu?
-
İsm-i azam ne demektir? Evliyaya göre farklı olması ne demek? İsm-i azam kâinatta nasıl tecelli ediyor?
-
"İsm-i Azam veyahut İsm-i Azamın altı nurundan bir nuru" Buradaki isimlerin hepsi ayrı ayrı ism-i a'zam mıdır; yoksa ism-i a'zamın bir nuru mudur? Allah ismi, ism-i a'zam olabilir mi?
-
"İsm-i azamın altı nurundan bir nur" tabiri ne manaya gelmektedir?
-
"Hem mevcudiyet-i İlâhiyeyi kemâl-i zuhurla, hem vahdet-i Rabbâniyeyi kemâl-i vuzuhla gösterdi." İzah eder misiniz?
-
"Paklık, sâfilik, nuranîlik, temizlik" arasındaki farklar nelerdir?
-
"Ve semavatın fezasında, tahribe ve mevte mazhar olan kürelerin ve peyklerin, belki yıldızların enkazları, başımızı ve diğer hayvanatın başlarını, belki Küre-i Arz'ın başını, belki dünyamızın başını kıracaklardı..." İzahı, nasıl temizlik yapılıyor?
-
"Halbuki, eskiden beri o yukarı âlemlerdeki tahrip ve tamirden, medar-ı ibret olarak, yalnız birkaç semâvî taşlar düşmüşse de, hiç kimsenin başını kırmamış." İzah eder misiniz, tamirden maksat nedir?
-
"Birkaç semâvî taşlar düşmüşse de, hiç kimsenin başını kırmamış." Meteor yağmuru ile yaralanan insanlar oluyor, nasıl anlayabiliriz?
-
"Hem zeminin yüzünde her sene mevt ve hayatın değişmeleri ve döğüşmeleri yüzünden, yüz binler hayvânat milletlerinin cenazeleri ve iki yüz bin nebâtâtın taifelerinin enkazları, ber ve bahrin yüzlerini fevkalâde öyle kirleteceklerdi,.." izah eder misiniz?
-
"Bir kuş kolayca kanatlarını ve bir kâtip rahatça sahifelerini temizlediği gibi, bu tayyare-i arzın ve bu tuyur-u semâviyenin kanatları ve bu kitab-ı kâinatın sahifeleri de öylece,.." Tuyur-u semavinin kanatlarını temizlemesi ne manaya geliyor?
-
"Ahiretin hadsiz güzelliğini görmeyen ve imanla düşünmeyen insanlar,.." ifadesini nasıl anlayabiliriz, dünyada ahiret görülebilir mi?
-
"Demek bu saray-ı âlem ve bu fabrika-i kâinat, ism-i Kuddûs’ün bir cilve-i âzamına mazhardır." Cilve-i âzam manasını izah eder misiniz?
-
"Değil yalnız denizlerin âkilü’l-lâhm tanzifatçıları ve karaların kartalları, belki kurtlar ve karıncalar gibi, cenazeleri toplayan sıhhiye memurları dahi dinliyorlar..." Kartallar genelde leş yemiyor, canlıları yiyor; bilgi verir misiniz?
-
"Ve o evamir-i tanzifiyeyi yıldızlar, unsurlar, madenler, nebatlar dinledikleri gibi, bütün zerreler dahi dinliyorlar..." Nasıl dinlediklerini izah eder misiniz?
-
"İsm-i Hakem ve ism-i Hakîmin bir cilvesi olan fiil-i tanzim ve nizam; ve ism-i Adl ve Âdilin bir cilvesi olan fiil-i tevzin ve mizan,.." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"İsm-i Cemîl ve Kerîmin bir cilvesi olan fiil-i tezyin ve ihsan; ve ism-i Rab ve Rahîmin bir cilvesi olan fiil-i terbiye ve in’âm, bu daire-i âzam-ı âlemde, herbiri birtek hakikat ve birtek fiil olduklarından,.." İzah eder misiniz?
-
"Evet, her şeyi kanun ve nizamına itaat ettiren hikmet-i âmme; ve her şeyi süslendirip yüzünü güldüren inâyet-i şâmile..." Burayı izah eder misiniz?
-
"Gündüzün ziyası ve zemindeki umum parlak şeylerde temessül eden hayalî güneşçikler güneşe verilmezse ve birtek güneşin cilve-i in’ikâsıdır denilmezse, o vakit zemin yüzünde parlayan bütün cam parçalarında ve su katrelerinde..." İzah eder misiniz?
-
"İşte hikmet dahi bir ziyadır. Rahmet-i muhita bir ziyadır. Tezyin, tevzin, tanzim, tanzif, muhit birer ziyadırlar ki, o Şems-i Ezelînin şualarıdırlar." İzah eder misiniz?
-
"Bütün mahlûkatın tesbihatları ism-i Kuddûsa bakar; öyle de, bütün nezafetlerini de Kuddûs ismi ister." cümlesini izah eder misiniz?