"Şu âlem-i ekberi mülk şeklinde inşa etmekle beraber, şu insanı dahi öyle bir surette halk etmiştir." Burayı insanda bulunan ve öncesinde sayılan hususiyetler açısından izah eder misiniz? Buradaki, "dava"dan maksat nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Şu âlem-i ekberi mülk şeklinde inşa etmekle beraber, şu insanı dahi öyle bir surette halk etmiştir ve ona öyle cihazat ve aletler ve havas ve hissiyatlar ve bilhassa nefis, hevâ ve ihtiyaç ve iştiha ve hırs ve dava vermiştir ki, o geniş mülkünde, bütün mülke muhtaç bir memluk hükmüne getirmiştir.." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Mektup)

Kâinata âlem-i ekber, insana ise âlem-i asğar deniliyor. Nur Külliyatında insanın “bu kâinat ağacının meyvesi” olduğunun beyan edilmesinde, insanın iki ayrı ciheti birlikte nazara veriliyor:

Birisi kâinatın insanın hizmetine verilmesi cihetiyle insanın en mükemmel ve mükerrem bir mahlUk olduğu, diğeri ise insanın bütün bir kâinata muhtaç olması cihetiyle de Âlemlerin Rabbi olan rabbine daima şükür ve hamd etmesi gerektiğidir.

Diğer canlıların kâinatla münasebetleri sadece ihtiyaçlarını temin ve bulundukları mekân ile sınırlı olduğu hâlde, insan kendisine ihsan edilen hislerin her biriyle kâinatla ayrı bir münasebet halindedir. Sadece bir misal verelim. Bir hayvan, görme nimeti sayesinde sadece rızkını, bulunduğu mekânı seyredebilir. Ama aklı olmadığı için bu seyir onu tefekküre, hamde, hayrete götürmez; dar bir dairede kalır.

İnsan ise sadece bulunduğu mekânı ve beldeyi değil, Güneş'i, Ay'ı, yıldızları seyretmekte, dağları ovaları, denizleri temaşa etmektedir. Bu seyir onun için hem bir ihtiyaç hem de büyük bir şükür vesilesidir. Bir hayvan da dâhilî ve haricî çok nimetlere muhtaçtır, ancak bunun şuurunda değildir. Gündüz olunca yuvasından çıkar ve rızkını aramaya başlar, ama gündüzün gelmesi için dünyanın saatlerce seyahat ettiğini bilmediği gibi, yolunu gösteren ışığın Güneş'ten geldiğini de bilmez. Nefes aldığında emdiği havanın ciğerlerine gittiğini ve kanını temizlediğini de bilmez. Yine bir hayvan kendi iç organlarına olan ihtiyacının da şuurunda değildir, ta ki onlar için şükür ve hamd ü senada bulunsun.

İşte insan, kendisine ihsan edilen maddi ve manevi cihazlarla bütün bir âlemle münasebet halindedir ve bunun şuurundadır. “Bütün mülke muhtaç bir memluk” olmasının büyük bir ilahi ihsan olduğunu idrak eder.

Dava, burada Cenab-ı Hakk'tan hayır ve rahmet dilemek manasındadır.

Davanın diğer bir manası da dua ve talepte bulunmak demektir. Yani insan kâinatta her şeye muhtaç ve ihtiyaç içinde olduğu için, her ihtiyaç anında Allah’a davada, yani dua ve yardım talebinde bulunuyor, demektir.

Davayı, ihtiyaç dili ile Allah’ı imdada ve yardıma çağırmak diye de özetleyebiliriz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

aysenkal
Allah razı olsun, çok teşekkürler. aeo
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...