"Tabiat dedikleri şey, olsa olsa ve hakikat-i hariciye sahibi ise, ancak bir san’at olabilir, sâni olamaz." Özellikle "tabiat hakikat-ı hariciye sahibi olsa" ifadesi birlikte izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Elhasıl, tabiiyyunların, mevhum ve hakikatsiz, tabiat dedikleri şey, olsa olsa ve hakikat-i hariciye sahibi ise, ancak bir san’at olabilir, sâni olamaz. Bir nakıştır, nakkaş olamaz. Ahkâmdır, hâkim olamaz..."(1)
Tabiat; kâinattaki bütün kanunların toplamından ve sebeplerin bir araya gelmesinden hâsıl olan bir neticedir. Tabiatı kâinat manasında anlasak ebette onun hariçte vücudu vardır, ancak ondaki kanunların hariçte müstakil vücutları yoktur, olsa bile onlar da diğer varlıklar gibi Allah’ın birer mahlûkudurlar.
Tabiat; büyüme, gelişme ve tebeddül etme gibi kanunlar mecmuasıdır. Tabiat, sünnetullah kanunlarından hâsıl olan bir sanat eseridir, sanatkâr değildir. Kanunlar, eşyayı idare edemez. O kanunlarla eşyayı idare eden bir irade, kudret ve ilim sahibi vardır. Yani kanuna tesir eden ve onu müşahhas hale getiren, arkasındaki kudret ve iradedir.
Tabiat İlâhî bir sanat eseri olduğuna göre, -hâşâ- Sani olamaz; yaratma, tedbir ve idare etme gibi vasıfları yoktur. Bir şeyin hem eser hem de sanatkâr olması muhaldir; bu, akıl ve mantık açısından imkânsızdır.
Bir binanın ilk merhalesi plan ve proje kısmıdır. Binanın bütün teferruat ve tafsilatı öncelik olarak bu plan ve programda tayin ve tespit edilir. Binanın şeklinden ziyade, onun ilmî temeli esastır.
Kâinat aynı bu bina gibi önce Allah’ın ilm-i ezelisinde plan olarak takdir edildi, sonra da o kader planına göre bütün mahlûkat O’nun kudret ve iradesi ile vücuda çıkarıldı. Kâinat, bu plan ve program üzere hareket eder, kaderin çizdiği hattın dışına çıkamaz. Tabiat dedikleri mevhum şey, aslında kaderin bu manevî kalıbının kaza edilmiş halidir. Ama maddeci felsefe buna ulûhiyet isnat ediyor.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar