"Taşıyla ve ağacıyla, toprağıyla hayattar olan dâr-ı saadetteki hayattır." cümlesini izah eder misiniz? Zâten nebatattan itibaren mahlûkat, âlem-i şehadette de hayattar ve canlıdırlar...

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu dünyada bitkiler yarı canlı, taşlar cansız oldukları halde, ahirette bunlar emir dinleyecek kadar ileri seviyede bir hayata kavuşacaklardır. Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade etmektedir:

“Şu dâr-ı dünyada, camid ve şuursuz ve hayatsız maddeler, orada şuurlu hayatdardırlar. Buradaki insanlar gibi orada da ağaçlar, buradaki hayvanlar gibi oradaki taşlar; emri anlar ve yapar. Sen bir ağaca desen 'Filan meyveyi bana getir.', getirir. Filan taşa desen 'Gel.', gelir.” (1)

Cennetin ağaçları ve taşları bu derece terakki ederse, elbette ki, oranın insanları hayal edemeyeceğimiz kadar ileri bir derecede hayat sahibi olacaklardır. Bitkilerin toprak olması bu dünyaya ait bir hüküm iken, cennette her şeyin hayatlı ve şuurlu olması ahirete ait bir hükümdür. Dolayısı ile aralarında herhangi bir tezat ve tenakuz yoktur.

Cennette bütün müminlerin ruhları bedenlerine galip gelecek, bir mümin bir anda birçok yerde bulunabilecek, farklı zevkler tadabilecektir. Cenneti bu dünyada anlamak mümkün olmadığı gibi, ehl-i cennetin oradaki üstün hayat mertebesinin de bu dünyada hayal edilmesi mümkün değildir.

(1) bk. Sözler, Yirmi Sekizinci Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...