Üstad için neden bu kadar övgü söylenmiştir, bu övgülerden "şecere-i risaletin bir son meyve-i münevveri" ifadesi, Üstadı -haşa- peygamber gibi göstermez mi?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Nübüvvet ağacı ile ağaca ait meyve aynı kategori, aynı sınıfa girmez. “Şecere-i risaletin son meyve-i münevveri” ifadesindeki ağaç imgesi peygamberler silsilesini ifade ederken, ağaca nispet edilen meyve imgesi ise, bu ağaçtan meydana gelen alim, evliya, müçtehit ve müceddidleri ifade etmektedir.

Evet bütün alim, evliya, müçtehit ve müceddidler, peygamberlerin riyasetinde ve terbiyesinde gelişip büyüyen tatlı ve olgun meyveler gibidirler. Mesela, İmam-ı Rabbani Hazretleri nübüvvet şeceresinin o dönemdeki en nurlu en tatlı en verimli bir meyvesi idi. Elbette her asırda her dönemde bu tarz meyveler olacağı gibi, ahir zamanda da en azamı en büyüğü gelecektir.

Nasıl Peygamber Efendimiz (asm) nübüvvet ağacının son peygamberi son şeceresi ise, elbette bu şecereden tevellüt eden meyvelerin de en büyüğü en azamı ve en son bir meyvesi olmak gerekir ki Mehd-i Azam da bu meyvelerin en büyüğü ve en sonuncusudur.

Materyalist felsefenin kahredici esintisine karşı Risale-i Nur'un bu asırdaki ilmi ve manevi hizmeti, öyle bir seviyededir ki, bu sena ve övgüler bu hizmete mukabil az ve sönük kalır.

Üstadımız son müceddidtir. Müceddid kelime olarak tecdit eden, yenileyen ve yenileyici anlamlarına geliyor. Terim olarak ise hadis-i sahihle bildirilen, her yüzyıl başında dini hakikatleri, devrin ihtiyacına ve gereklerine göre ders vermek üzere gönderilen büyük âlim ve Hz. Peygamber (asm)'in vârisi olan zât demektir.

Müceddid peşinen kabul edilmez, ancak icraat ve mücadelesinden sonra insanlar tarafından takdir edilir. Yani müceddid denilen zatın fikir ve aksiyonları insanlığa yeni bir ufuk yeni bir çığır yeni bir bakış açısı verebilmiş ve bütün Müslümanlar da bunu sağduyu ile kabul etmişler ise, o zata müceddid denilmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Cay-ı Dikkat

Alimler birliği henüz tam olarak alem-i islam'ın üzerindeki bulutlar dağılmadan ve Risale-i Nur bir program olarak tam tatbik edilmeye başlamadan bunu göremez diye kanaat ediyorum. Yani bazı zatların sunduğu reçeteler İmam-ı Rabbani ve Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin asırlarındaki reçeteler olduğu için bu zamanda dertlere tam derman olamıyor. Yine de mühim bir kuvve-i maneviye takviye ediyor. Hususen şeair-e taalluk eden noktalarda bir kısım zahiri hizmetler ve etvar, umumun nokta-i nazarında en birinci telakki ediliği için ve alimler birliği de bu zaviyeden kriterlerle kanaat meydana getirdiği için tam doğru hükmedemiyor. İnşallah zamanla bu hatalarını tamir edeceklerdir. Çünkü 15. asrın müceddidi diyerek çoklarını hakiki müceddidiyetten uzaklaştırıyorlar. Dolayısı ile tahkik-i imanı elde etmek noktasında müşkül bir yola sevk olunuyorlar.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...