"Vicdan-ı beşer denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Şu bürhanda dört nükteyi nazar-ı dikkate al." Buradaki dört nüktenin vicdanla münasebetini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Dördüncü Burhan: Âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyârâtın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet, fıtrat ve vicdan akla bir penceredir; tevhidin şuâsını neşrederler."(1)

Tevhidin dört büyük delilinden birisi de şuur sahibi varlıkların vicdan ve fıtratı oluyor. Bozulmamış fıtrat, çürümemiş vicdan asla ve kata yalan söylemez.

Bu dört nükteyi ayrı ayrı nazara alıp incelediğimizde vicdanın sağlam ve sarsılmaz bir delil olduğu ortaya çıkıyor.

Bu dört nüktede fıtrat ve vicdanın tevhide nasıl şahitlik ettiğinin izahı yapılıyor.

"DÖRDÜNCÜ BURHAN: Vicdan-ı beşer denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Şu burhanda dört nükteyi nazar-ı dikkate al."

"Birincisi: Fıtrat yalan söylemez. Meselâ, Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der ki: 'Sümbülleneceğim, meyve vereceğim.' Doğru söyler. Meselâ, yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: 'Piliç olacağım.' Biiznillâh olur. Doğru söyler. Meselâ, bir avuç su incimad ile meyelân-ı inbisatı der: 'Fazla yer tutacağım.' Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu, demiri parçalar. İşte şu meyelânlar, irade-i İlâhiyeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir."(2)

Hem kainatta hem de insanın fıtratında sayısız kanunlar, kurallar ve kaideler bulunuyor. Bu kanunları ayakta tutacak, bu kaideleri daima işletecek bir irade bir kudret gerekiyor. Suyun kaldırma, yerin çekim, fidanın ağaç olma, çekirdeğin meyve olma, meninin hayvan ya da insan olma kuralları kendiliğinden ve tesadüfen olan şeyler değildir. Bütün bu mükemmel kanunların, işlerin, oluş ve eylemlerin arkasında mükemmel bir irade vardır.

"İkincisi: Beşerin havâssü'l-hums-u zâhire ve bâtınadan başka, âlem-i gayba karşı açılan pek çok pencereleri var. Gayr-ı meş'ur pek çok hisleri var. Hiss-i sâmia, bâsıra, zâika olduğu gibi, bir hiss-i sâdise-i sâdıka olan sâika vardır. Hem bir hiss-i sâbia-i bârika olan şâika var. O şevk ve sevk yalan söylemez. Yanlış gidemez."

İnsanın fıtratına konulmuş sayısız duygu ve cihazlar var ve bunların hepsinin yüzü ve izi Allah’a açılıyor, ona işaret ediyor. Yani insan fıtratındaki duygular, Allah’a açılan ve onu talep eden kanallar gibidir. İnsan bu doğal ve temiz kanalları takip ederse Allah’ı ve tevhidi bulabilir.

"Üçüncüsü: Mevhum bir şey hakikat-i hariciyeye mebde' olamaz. Fıtrat ve vicdanda nokta-i istinadla nokta-i istimdad, iki hakikat-ı zaruriyedir. Hilkatin safveti ve en mükerremi olan ruh-u beşer, o iki nokta olmazsa en süflî, en berbat bir mahlûk olur. Halbuki, kâinattaki hikmet ve nizam ve kemal bu ihtimali reddeder."

İnsan fıtratında ve vicdanında sonsuz bir dayanma ve yardım bekleme noktaları var ve bu noktalar mevhum şeylerle geçiştirilip tatmin edilemez. Dolayısı ile insanın vicdanındaki sonsuz dayanma ihtiyacı sonsuz bir kudrete yaslanmak isterken, sonsuz yardım ihtiyacı da zenginliği ve cömertliği sonsuz bir Zatı ister. Bu da vicdanın bir arayışıdır.

"Dördüncüsü: Akıl tâtil-i eşgal etse de nazarını ihmal etse, vicdan Sânii unutamaz. Kendi nefsini inkâr etse de onu görür. Onu düşünür. Ona müteveccihtir. Hads -ki, şimşek gibi sür'at-i intikaldir- daima onu tahrik eder. Hadsin muzaafı olan ilham, onu daima tenvir eder. Meyelânın muzâafı olan arzu ve onun muzaafı olan iştiyak ve onun muzaafı olan aşk-ı İlâhî, onu daima mârifet-i Zülcelâle sevk eder. Şu fıtrattaki incizap ve cezbe, bir hakikat-i câzibedarın cezbiyledir."

Mesela, ateist birisinin musibet anında gayriihtiyari bir şekilde "Allah" demesi, akıl her ne kadar Allah'ı inkar etmiş olsa da fıtrat ve vicdanın Allah’ı tanıdığının bir delili bir şahidi oluyor.

Dipnotlar:

(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Nokta.
(2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ender56

"Hilkatin safveti ve en mükerremi olan ruh-u beşer, o iki nokta olmazsa en süflî, en berbat bir mahlûk olur. Halbuki, kâinattaki hikmet ve nizam ve kemal bu ihtimali reddeder."

"O ise, eşref ve ahsen-i mahlukat olan ruh-u insaniyetin herşeyden ziyade perişan olduğunu istilzam eder. O ise, intizam-ı kâmil-i kâinattaki nizam-ı ekmele zıt oluyor." Kainattaki düzen ve hikmetin O nokta-i istinad ve nokta-i istimdadın varlığına olan delilini izah edermisiniz? Kainattaki düzen ile O nokta-i istinad ve nokta-i istimdad arasındaki alâka nedir?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Muazzam bir düzen muazzam bir Nazım'a muazzam bir hikmet muazzam bir Hakim olan Zat-ı Mukaddese işaret eder. Hakim ve Nazım isimleri de insanın ruhunda mündemiç olan dayanma ve yardım bekleme noktalarına ve duygularına bakıyor. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...