"Ahiretin birinci menzili olan kabirden, sonra berzahtan, haşirden, köprüden tut, ta cennete, ta saadet-i ebediyeye kadar..." Ebedî saadet neden cennetten sonra ve ayıca zikredilmiş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Saadet-i ebedîye" kavramı dünya, kabir, haşir, mahşer, sırat, cennet hayatlarını ve aşamalarını içine alan geniş ve külli bir kavramdır. Saadet sadece cennette başlamıyor, iman sahibi bir mümin iman sayesinde dünya hayatında da küçük bir cennet hayatını yaşayabiliyor.

Bu durumda saadet-i ebedî denildiğinde dünya ve cennet arası her mutluluk her saadet içine giriyor demektir.

"İman bir manevi Tuba-i Cennet çekirdeği taşıyor. Küfür ise manevi bir Zakkum-u Cehennem tohumu saklıyor." (bk. Sözler, İkinci Söz)

Üstad'ımızın bu muazzam ifadesi ile hem saadetin hem de azabın iman ve küfürle başladığını görüyoruz.

Yani insan iman etmeye başladığı andan itibaren saadet-i ebedîyeye mazhar oluyor ki cennet bunun finali ve zirvesi olacak. Yoksa saadet sadece cennete özgü değildir. Aynı durum azap ve acı içinde geçerlidir, yani insan küfür girdabına girdiği andan itibaren ebedî azabın dalgasına kapılmış demektir ki cehennem de bu azabın final ve zirve hali oluyor.

Saadet-i ebedî ifadesinin cennetten sonra ifade edilmesinin şöyle ince bir manası da olabilir; cennet nasıl saadetin en parlak en muazzam yeri ise rüyetullah da cennetten daha parlak daha saadetli bir makamdır ve cennet içinde ikinci bir cennet gibidir ve bu da cennet gibi ebedî bir nimettir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...