Üstad'ın ifadesine göre Kur’an'ın meydan okuduğu kâfirler idam-ı ebediye mahkûm oluyorlar. İdam-ı ebedî ifadesini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
"Damarlarına şiddetle vuruyor. Gururlarını dehşetli surette kırıyor. O kibirli akıllarını istihfaf ediyor. Onları bidayeten i'dam-ı ebedî ile ve sonra da Cehennem'de i'dam-ı ebedî ile beraber dünyevî i'dam ile de mahkûm ediyor. Der: 'Ya muaraza ediniz yahut can ve malınız helâkettedir.'" (Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule.)
Üstteki ibarede kâfirler için ebedî idamdan söz edilmesi, dikkat çekici bir durumdur. Çünkü kâfir her ne kadar ebedî cehennemde kalacaksa da hakiki manada ebedî idama mahkûm değildir.
İdam ve müebbet hapis, verilebilecek en büyük cezalardır. İdama mahkûm birisinin cezası müebbet hapse çevrilse, bir alt ceza verilmiş olur.
O hâlde "idam-ı ebedî" ifadesini şöyle anlamak gerekiyor. Müebbed hapse mahkûm olan birisinin ileride dostlarına kavuşma ihtimali vardır. Ama idam olan bir mahkûm bütün sevdiklerinden ebediyen ayrılmış olur, onları bir daha göremez.
İnanmayan bir insan için ölüm idam-ı ebedîdir. Ancak, Allah Teâlâ, cehennem ehlini yokluğa göndermeyecek, onları cehennemde de olsa yine vücud dairesinde bırakacaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için, bir idam-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek.