"Arkadaş! O zâtı harekete getirip o inkılâpları kendisine yaptıran ancak bir kuvve-i kudsiyedir." Kudsi kuvvetle izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Yedinci Reşha: Arkadaş! O zatı harekete getirip o inkılapları kendisine yaptıran ancak bir kuvve-i kudsiyedir. Evet, bilhassa Ceziretü’l-Arab’da yaptığı inkılap ve icraata bak."(1)
Kuvve-i kudsiye: Cenab-ı Hakk'ın yardımına mazhar olan kuvvet, hakaik-ı imâniye ve
Kur’âniyeyi gayet ince ve derin bir firaset ve dirayetle anlayabilme kuvveti, Habib-i Kibriya Efendimiz (asm.)’in gücünü Allah’tan alması, O’na dayanması ve Onun emri ve yardımı ile hareket etmesi demektir.
Peygamberler Allah’ın emri ile hareket ederler. Davalarını tasdik etmek için de Cenab-ı Hak onların eliyle birçok mucizeler ihsan eder. Bu bakımdan “kuvve-i kudsiye” nübüvvet ve mu’cize manasına da geliyor.
İslâmiyet'in ilk yıllarında müşriklerin İslâm'a karşı düşmanlığı ve hücumu şiddetli idi. Peygamber Efendimizin (sav.) şahsına, ailesine ve sahabelerine karşı şiddetli ve dayanılmaz eza ve cefalar yapıldı. Başta amcası olmak üzere en yakınları ve Kureyş'in en ileri gelenleri O’na düşman idiler.
Peygamber Efendimiz (asm) bütün icraat ve inkılablarında gücünü Allah’tan almakta ve O’na dayanmakta idi. Yoksa kendi şahsî gücü ve gayreti ile bu harika inkılabları yapması mümkün değildir.
"O sahralarda, o çöllerde, âdetlerini muhafazada çok mutaassıp ve asabiyetlerinde fevkalâde inatçı ve kasâvet-i kalb ve merhametsizlikte emsalsiz ve hattâ diri diri kızlarını toprağa gömüp öldürürlerken müteessir bile olmayan pek çok vahşî kavimler oturmakta idiler. O zât-ı nuranî, kısa bir zamanda, o kavimlerin ahlâk-ı seyyielerini kaldırarak ahlâk-ı hasene ile tebdil ettirdi."
"Hattâ, o zât-ı mürşidin (a.s.m.) telkin ettiği iman nuru sayesinde, o vahşî insanlar, insan âleminde insanlara muallim oldular. Ve medeniyet dünyasında, medenîlere üstad oldular. O zâtın (a.s.m.) şu kadar geniş ve azîm saltanatı, yalnız zahirî bir saltanat değildir."
"Daha geniş ve daha derin yerde saltanat-ı bâtıniyesi vardır ki, bütün kalbleri ve akılları kendisine cezb ve celb etmiştir. Ve bütün ruhları ve nefisleri teshir etmiştir ki, kalblere mahbub, akıllara muallim ve tenvir edici ve nefislere mürebbî ve ruhlara sultan olmuş ve olmaktadır."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar, Yedinci Reşha.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü