"Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur'an'ın sabahında uyanınız." Bu ifade kime aittir, nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu ifade Üstadımıza aittir. Eski Said döneminde Kürtlere hitaben,

“...Ey Asurîler ve Keyanîlerin cihangirlik zamanında piştar, kahraman askerleri olan Aslan Kürtler!"

"Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-i vahşette vahşet ve gaflet sizi garat edecektir (yağmalayacaktır)..."(1)

Söylediği ifadeyi, daha sonra Türkleri de kastederek şöyle ifade etmiştir:

"Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfadı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-yı vahşette yatmakla, gaflet sizi yağma edecektir."(2)

Tarihçe-i Hayat'ta da Üstadımızın tashihinden geçen ifadenin son hali şöyledir:

"Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!"(3)

"Ey Asurîler ve Keyanîlerin cihangirlik zamanında piştar, kahraman askerleri olan Aslan Kürtler!" ifadesini, zamanın şartlarını göz önünde bulundurarak değerlendirmek lazımdır. Bunu bir misalle izah edelim;

Kayserili bir iş adamı Kayseri'deki bir mitingde Kayserililere hitap ederken, "Ey kahraman, yiğit Kayserililer, elli senedir tembel tembel uyuyoruz, artık uyanmamız lazımdır. Her açıdan geri kalmışız, daha çok çalışmamız lazımdır, başarılarımızı ortaya koyalım. Bize tembellik yakışmaz..." gibi ifadeler kullansa, bunun bir mahzuru olabilir?

Ancak yıllar sonra -Allah korusun- Kayserililer, menfi milliyetçiliği dava etseler, acaba yukarıdaki ifadeleri nasıl yorumlarız?

Aynen öyle de Osmanlı döneminde, Kürdistan bir eyalettir; Bediüzzaman da onların arasında yetişmiş ve geri kalmışlıklarını görmüş, tedavi etmeye çalışmıştır. Bir yandan İstanbul'a kadar gelerek, Padişah'tan yardım istiyor, diğer yandan da onlara hitap ederek, uyandırmaya çalışıyordu. Bunda ne sakınca olabilir ki?!. Ama buna günümüzün gözlüğü ve yaşanan hâdiseler perspektifinden bakacak olursak, farklı yorumlara gidebiliriz. Söylenen bir sözü, "Kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş ve ne makamda söylemiş?.." şeklindeki değerlendirmek gerekir. Meseleyi böyle değerlendirsek, Bediüzzamanın bu sözlerinde hiçbir sakıncanın olmadığı anlamış oluruz.

"Beş yüz senedir yattığınız yeter!.."

Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim Han'a kadar ayakta kalmak, Anadolu'da birliği sağlamak ve Avrupa'da kök salmak için uğraşmış ve bunu Allah'ın izni ve keremiyle başarmıştır. Yavuz Selim'den sonra ise, Doğu’da İran'ın üzerine yürüyerek Sünni İslam'ın duruşunu sağlamlaştırmış, güneyde de Memlükleri ortadan kaldırarak ittihad-ı İslam'ı temin etmiştir.

İşte 24 Ağustos 1516 tarihinde Suriye topraklarında yapılan Mercidabık seferi ve 1517 'de de yapılan Ridaniye savaşı ile Memlükler ortadan kaldırılmış ve Müslüman coğrafyanın ittihadı sağlanmıştır. -Allahu A'lem- İslam'ın ordusu olarak gördüğümüz bu devletin ordusu yine 24 Ağustos 2016 tarihinde İslam'ın ve Müslümanların ittihadı ve uyanması için Suriye'ye girmesi hasebiyle hem günü gününe hem de beş yüz seneye tevafuk etmesi itibariyle, "bu cümleden kasıt budur" denilebilir. Üstad Bediüzzaman bu tarihi bilerek veya bilmeyerek kullanmış olabilir. Lakin "O'na bu ifadeyi kullandıran Zat (c.c) bunu bilerek ve kasten irade ederek kullandırmıştır" diyebiliriz.

Elbette ki, bu cümle sadece bu manaya münhasır değildir; daha birçok manaları ihtiva edebilir.

Dipnotlar:

(1) bk. Âsâr-ı Bediyye, İki Mekteb-i Musibet, Hatime, s. 518.
(2) bk. Divan-ı Harb-i Örfî, Hatime.

(3) bk. Tarihçe-i Hayat, Barla Hayatı.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 7.304
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...