"Bir surenin muarazasından aciz kalan adamın, bütün Kur’an’ı tecrübeye hakkı yoktur. Çünkü Kâtip birdir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Bir çeşme başında su içip tatlılığını anlayan bir adam, bütün o çeşmeden teşaub eden arkları tecrübe etmeye hakkı yoktur; zira menbaı birdir. Kezalik, bir surenin muarazasından âciz kalan adamın, bütün Kur’an’ı tecrübeye hakkı yoktur. Çünkü Kâtip birdir." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Sûresi, 23-24.âyetin tefsiri)
Bakara suresinin mu’cizevî bir belağata sahip olduğunu anlayan bir adamın, diğer sureler hakkında şüphe duyması çok yersiz ve manasızdır. Çünkü Bakara suresini kim mu’cizevî yapmış ise, diğer sureleri de mu’cizevî yapmaktan aciz değildir.
Allah kendi kelamı ve kitabı olan Kur’an’ı insanların şüphe duymalarına ve inkâr etmelerine karşı bir bütün hâlinde mu’cizevî kılmış ve bu hususta insanlara meydan okumuştur. Kitabın bir kısmını mu’cize, bir kısmını sıradan yapmış olsa, meydan okumanın bir manası kalmazdı.
"Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'an)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sure getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz."
"Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o hâlde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının." (Bakara, 2/23-24)
Kur'an-ı Kerim, bir belağat harikasıdır ve bu sahada eşi, benzeri ve menendi yoktur. Bu itibarla da onu bir beşere mal etmek mümkün değildir. Resulullah Efendimiz (asm) peygamberlikle ortaya çıktığı zaman, kitleleri arkasından sürükleyen bir sürü şâir, edib ve söz üstadı vardı. Bunların nerede ise tamamı da O’na (asm.) muarız idiler. Yer yer kafa kafaya verip düşünüyor; Kur'an'ı bir kalıba yerleştirmek, bir şeye benzetmek ve ne olursa olsun mutlaka hakkından gelmek istiyorlardı. Ama buna muvaffak olamadılar, çünkü Kur’an baştan sona kadar mu’cizevî bir belağate sahipti.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü