"Bu kâinatın Hâlık-ı Zülcelali kayyumdur, yani, bizatihî kaimdir, daimdir, bakidir..." Birinci Şua'nın Kayyum ismi ile münasebetini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Otuzuncu Lema'nın Altıncı Nüktesini Birinci Şua'sında her şeyin Allah ve onun yüce sıfatları ile ayakta durduğu ve Allah ve sıfatlarının kâinatın cinsinden olmadığı, mahlukata benzemediği ve benzemesinin de mümkün olmadığı izah ediliyor.
Bir insan var; insanın elinde bir tepsi var, tepsi üzerinde de cam bardaklar var. Bardak tepsi üstünde, tepsi de insan elinde duruyor. İnsan ne tepsiye benzer ne de tepsi içindeki cam bardağa benzer, insan tepsi ve bardak olmaktan münezzeh ve mukaddestir. Örnek üzerinden gidecek olursak; tepsi kâinat, bardaklar da kâinat içindeki eşyaların tamamıdır. Bunların hepsi ilahi sıfatlarla ayakta durmaktadırlar.
Mesela; ilahi kudret ve irade bir an suyun kaldırma kanunundan elini çekse, deniz üzerindeki bütün gemiler batar. Ve ilahi kudret ve irade kâinat ve içindeki hiçbir şeye benzemez ve onlarla gerçek anlamda kıyas edilemezler.
Mesela, insanın cüzi irade ve kudreti sonsuz irade ve kudrete işaret eder; ama asla mikyas ve mizan olamaz.
"Evet, zerrelerdeki cilve ise, zerreler taifesini Vâcibü’l-Vücudun havliyle, kudretiyle, emriyle, muntazam ve muhteşem bir ordu hükmüne getirmiştir.
Eğer bir saniye o Kumandan-ı Âzamın emri ve kuvveti geri alınsa, o çok kesretli, câmid, şuursuz taife, başıbozuklar hükmüne gelecekler, belki bütün bütün mahvolacaklar." (Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Altıncı Nükte, Birinci Şua)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü