"Bu kâinatta her daire, her nevi, her tabaka, hattâ her fert, her âzâ, hattâ her bedendeki her bir hüceyrenin ihtiyat rızkını taşıyan,.." On Beşinci Şuâ, Dokuzuncu Kelimeyi kısaca izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"DOKUZUNCU KELİME"
" بِيَدِهِ الْخَيْرُ dır. Bundaki hüccete gayet kısa bir işaret şudur: Görüyoruz ki, bu kâinatta her daire, her nevi, her tabaka, hattâ her fert, her âzâ, hattâ her bedendeki her bir hüceyrenin ihtiyat rızkını taşıyan bir mahzeni, bir deposu ve levazımatını yetiştiren, muhafaza eden bir tarlası ve hazinesi var ki, gayet intizam ve mîzanla ve nihayetsiz hikmet ve inayetle, vakti vaktine, muhtacın iktidar ve ihtiyarı haricinde, bir dest-i gaybî tarafından o muhtacın eline veriliyor."(1)
Hayır kelimesi denildiğinde akla fayda, hikmet, menfaat gibi şeyler geliyor. Râgıb el-İsfahânî hayr’ı “akıl, adalet, fazilet ve faydalı eşya gibi herkesin arzuladığı şey” diye tarif eder (el-Müfredât, “ḫyr” md.); Zebîdî de aynı tarifi tekrar eder (Tâcü’l-ʿarûs, “ḫyr” md.).
Hayır kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de 176 yerde geçmekte, bunlardan ism-i tafdîl olmayanlar, yer aldıkları ayetlerin mevzularına göre az çok farklı manalara gelmektedir. Bunu; “iyi, güzel, kıymetli, faydalı mal, mülk gibi arzulanan şeyler” diye tarif etmek mümkündür.
İnsanın küçük bir arıdan tut ta gökteki güneşe kadar sayısız ihtiyaçları bulunuyor. İşte bütün bu ihtiyaçların karşılanıp insana takdim edilmesi hayırdır. Ve bütün bu ihtiyaçları vaktinde insanın istifadesine takdim eden de Allah’tan başkası değildir. Zira her şeyin hazinesi Allah’ın yanında, her hayır O’nun kudret elinde ve tasarrufundadır.
Allah Rububiyet sıfatı ile dağları, denizleri, ovaları, ırmakları, yıldızları hâsılı bütün kâinatı insanın emrine veriyor ve istifadesine musahhar kılıyor. Bu kadar yapılan hayırlardan sonra insanın Allah’ı unutup tabiata ve sebeplere perestiş etmesi ahmaklıktan ve nankörlükten başka bir şey değildir.
Bütün iyilikler, güzellikler, ihsanlar, lütuflar ve menfaat Allah’ın elinde ve O’nun kereminden akmakta ve bitmez ve tükenmez hazinesinden gelmektedir.
“İşte her hayır elinde, her şeyin anahtarı yanında bulunan böyle bir Mutasarrıf-ı Rahîm’i, bir Rabb-i Hakîm’i tanımayan ve inkâra sapana elbette تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ âyetinin dediği gibi cehennem ona kızıyor ve kızışıyor ve hadsiz azabıma müstahaktır, merhamete hiç lâyık değildir, diye lisan-ı hal ile der.”(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü