"Bütün zîhayat, firak ve zeval sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır." cümlelerini açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey nefsim! Bil ki, evvelki adam, kâfirdir. Veya fâsık, gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir matemhane-i umumiyedir. Bütün zîhayat, firak ve zevâl sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalâletinden neş’et edip onu mânen tâzib eder."
"Diğer adam ise, mü’mindir. Cenâb-ı Hâlıkı tanır, tasdik eder. Onun nazarında şu dünya bir zikirhane-i Rahmân, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır. Bütün vefiyât-ı hayvaniye ve insaniye ise, terhisattır..."(1)
Risale-i Nur'un birçok yerinde iman ile küfrün muvazeneleri yapılmaktadır. Hatta bu muvazeneler “İman Küfür Muvazeneleri” adı ile bir kitapçık şeklinde basılmıştır.
Evet, küfrün karanlıklı bakışı ile hâdiselere bakılırsa her şey karmaşık ve anlaşılmaz olur; bu da insanın kalb ve ruh dünyasında müthiş bir ızdırap ve elem meydana getirir. Hâlbuki iman, hakikatleri insana gösteren bir nur ve bir ışıktır.
Şayet iman nuruyla bakılmazsa, hâdiselerin mâna ve hakikatini kavrayamaz. Mesela, küfür nazarında ölüm bir hiç olmaktır ve yokluktur. İmanlı bir müminin nazarında ise, ölüm saadet-i ebediyenin başlangıcı, daimî bir memlekete açılan bir kapı hükmündedir.
Sonsuz rahmet sahibi olan Allah, mahlûkatına bizden daha ziyade şefkatlidir; elbette onları ebedi hiçliğe ve yokluğa atmaz deyip, o dehşetli azap ve sıkıntılardan kurtulur, yetim gibi ağlayıp sızlamaz.
Ehl-i küfrün nazarında insan avare dolaşan, sahipsiz, gayesiz bir varlıktır. İman nazarında ise insan Allah’ın ahsen-i takvimde yarattığı en müstesna eseri, arzın halifesi ve ebedî saadet yolcusudur.
Allah'ı bilmeyen ve ahirete inanmayan insanlar, bir terhis teskeresi olan ölümü, musibetleri ve hastalıkları ebedî ayrılık, yetimlik, yokluk olarak anlayacak ve acınacak bir duruma düşeceklerdir. Âdeta bir ecel pençesi herkesin başında duruyor ve zamanı geldiğinde onu paramparça edip yok ediyor gibi görünüyor. Hâlbuki gerçek hiç de böyle değildir.
Bu konunun detayı On Yedinci Lem'anın Beşinci Notasında izah edilmektedir.
Yetimliği acıklı ve hüzünlü kılan şey; himayesizlik ve kimsesizliktir. Kâfirin küfür dünyasında her şey yetimdir derken, Allah’ı tanımadığı için, her şeyin himayesiz ve kimsesiz olduğunu ve her şeyin ölümle yokluğa ve hiçliğe gittiğine inandığı için sürekli ayrılık ve yokluk acısı çektiğini ifade ediyor. İnsan, bütün kâinatla alâkadar olduğu için, kâinatın her bir cüz’ünün ayrılık ve yokluk hali, insana azap ve sıkıntı veriyor.
“Kezalik, bu dünya menzilinin ve içinde oturan insanların ahvâline dikkat edilirse anlaşılıyor ki, bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir. Ancak Cenâb-ı Hakk'ın ebedî ve sermedî olan Dârüsselâm menziline dâvetlisi olan mahlûkatın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur. Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünkü, visallerinin lezzeti, firaklarının elemine mukabil gelmez.”(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Sözler, İkinci Söz.
(2) bk. Mesnevi-i Nuriye, Lasiyyemalar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bütün zîhayat, firak ve zevâl sillesiyle ağlayan yetimlerdir... 2.sözden Ehli küfrün bakış açısına göre zîhayat neden ağlayan yetimler oluyor? Zihayatın AĞLAMASI ve YETİM olmasının anlamı nedir?
Ölümü yokluk ve hiçlik olarak gören bir kafirin nazarında ölen annesi, babası, evladı yok olup gittiler ve onlardan ebediyen ayrıldı bu durum anası babası ölüp yetim ve öksüz kalan bir çocuğun durumundan daha kötü daha acı daha azap verici bir durum değil midir.
Yani kalbinde küfür olan bir adamın durumu öksüz ve yetim kalmış çocuğun durumundan daha kötü daha beter daha azap vericidir. Çünkü öksüz ve yetim kalan çocuk imanlı ise en azından anne ve babasından ayrılmasının geçici olduğunu biliyor onların yok olmadığını cennete gittiği düşünerek teselli bulabiliyor. Ama sevdiklerinin ölümle yok olduğunu düşünen bir kafirin teselli bulabileceği bir nokta bir dayanak bulunmuyor.
Kafir için ölüm sadece etrafında ki sevdiği insanları yok etmiyor sevdiği gençliği, sağlığı, tabiatı, güzel olan her şeyi yok edip hiçliğe atıyor bu da onun ruhunda derin ve tamiri mümkün olmayan yaralar açıyor. Bu sebeple küfür içinde cehennemi bir halet vardır hatta bir çeşit küçük bir cehennemdir.