"Cevv" ve "Feza" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Hem cevv, hem de feza kelime kökü itibarıyla boşluk, mesafe manasına gelmektedir.
Semadaki o büyük ve muazzam icraatlar, Allah’ın kudretinin azamet ve kibriyasını gösterdiği gibi; öldükten sonra tekrar dirilmenin de birer numunesi hükmündedir. Güneşin her akşam batıp her sabah doğması haşre bir misaldir. Yeni yıldızların doğması eski yıldızların (kara delikte) kaybolması da haşre bir numunedir...
Bulutların birkaç saat içinde toplatılıp yağmur, kar ve dolu yağdırıldıktan sonra tekrar dağıtılmaları, bir bakıma yazar- bozar tahtası gibidir.
Dünyanın, ayın, güneşin, galaksilerin çok intizamlı hareketleri de bunlara birer misaldir. Cevv-i fezayı sadece bulutlarla sınırlamak doğru olmaz.
Kur’an’da arz ve semavat kelimeleri kullanılmaktadır: Semavat (gökler) cevv ve fezadan mürekkeptir.
“cevv-i havaya dahi şümulü bulunan semâvat memleketi...”
Risalelerdeki kullanımları itibariyle;
1. FEZA; atmosferin de dışında kalan, şimdilerde uzay dediğimiz, yıldızlar arası boşluğu ifade ediyor. Bunun için ayrıca “Feza-i âlem” ve “Feza-i kâinat” kavramları da kullanılıyor.
2. CEVV; atmosfer dediğimiz boşluğu ifade eder ki çok zaman “cevv-i hava”, “cevv-i feza”, “cevv-i sema” olarak kullanılır; içinde bulutların, rüzgârın, yağmurun, şimşek ve gök gürültüsünün olduğu kısımdır.
“cevv-i sema denilen ve mahşer-i acaib olan feza”
“hem cevv-i havayı bulutlarla bir saatte doldurup boşalttığı gibi”
“cevv-i fezadaki hava, bulut ve yağmur, berk ve ra’d”
“cevv-i hava dahi bulutların sesiyle, berk ve raad ve katrelerin kelimâtıyla O’nu tesbih ve takdis ve vahdâniyetine şehadet eder”
“kuşların âlemi olan cevv-i hava”
Ayetü'l-Kübra Birinci Basamakta semavatın şehadetinden bahsinde yıldızlar, Güneş ve Ay'ın delaletinden söz edilmektedir.
Ayetü'l-Kübra İkinci Basamakta “cevv-i sema denilen ve mahşer-i acaib olan feza” bahsederken ise bulut, rüzgâr, yağmur ve şimşeğin şehadeti söz konusu edilmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü