"Diğer hakâikini fuhûl-u ulemanın kitaplarına havale ederim. Zira bana hacet bırakmamışlar." Üstad Risaleleri asrın ihtiyaç ve fehmine göre yazmış. Bu manadaki sözlerle nasıl telif edebiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
Tenbih
"Hakâik-ı akâid-i İslâmiye, bütün teferruatıyla kütüb-ü İslâmiyede mufassalan müberhene ve musarrahadır, görünebilir. Ve görülen şeyi göstermek, zâhirin hafâsına veya muhatabın gabavetine işaret ve techil olduğundan, akidenin yalnız üç-dört unsurunu beyan edeceğim. Diğer hakâikini fuhûl-u ulemanın kitaplarına havale ederim. Zira bana hacet bırakmamışlar." (Muhakemat, Üçüncü Makale, Giriş)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, kendi eserini asrın idrakine ve insanların anlayışına uygun bir şekilde telif etmiştir. Bununla beraber, bazı konuların ayrıntılarını isteyenlere de geçmiş asırlarda telif edilmiş eserleri kaynak eser olarak gösterip onlara havale ediyor. Bu yolla hem ayrıntılı bilginin kapısını aralamış hem de o kitapları ve müelliflerini beraat ettirmiş oluyor.
Risale-i Nur'un bahsettiği hakikatler, diğer İslam kitaplarında dağınık bir şekilde bulunuyor, kısa ve anlaşılır bir vaziyete getirilmesi gerekiyor. Derin ve ilmi bir şekilde bahsedilmiş, yüzeye çıkarılması gerekiyor. O dönemlerde iman tam ve ibadet umumi olduğu için hakikatlerin izahları o dönemin insanlarına göre izah edilmiş. Yani o dönem insanları açısından İslami hakikatler, zamanın anlayışına göre bütün teferruatıyla dini kitaplarda tafsili bir şekilde izah ve ispat edilmiştir.
Lakin şartlar değişti ve insanların dini talim edeceği kurumlar imha edildi. İnsanlar temel dini bilgilerden bile mahrum edilecek bir cehalet içine düşürüldü. Günümüzde bir insanın kalkıp İslam kitaplarını inceleyerek iman hakikatlerini tatmin olacak bir şekilde talim etmesi, -âdeta- imkânsız hale geldi.
İşte Risale-i Nur o kitapları özetleyip, temsil ve teşbihlerle akla yaklaştırıp bu zaman insanlarının anlayış seviyesine indirerek büyük bir hizmet yapmıştır. Sad-ı Taftazani’nin âlimlere ilmi bir şekilde elli sayfada ancak izah edebildiği kader bahsini, Risale-i Nur sadece iki-üç sayfada en avamın anlayacağı bir şekle getirmiştir.
"Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir." (Lem'alar, Yirmi Birinci lem'a)
"Evet, Risale-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli iman-ı tahkikîyi, on beş haftada ve bazılara on beş günde kazandırdığına, yirmi senede yirmi bin zât tecrübeleriyle şehadet ederler." (Kastamonu Lahikası, 84. Mektup)
"Tevfik-i İlahî refiki olan adam, tarîkat berzahına girmeden zahirden hakikate geçebilir. Evet Kur'an'dan, hakikat-ı tarîkatı -tarîkatsız- feyiz suretiyle gördüm ve bir parça aldım. Ve keza maksud-u bizzât olan ilimlere ulûm-u âliyeyi okumaksızın îsal edici bir yol buldum." (Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale)
Bu zamanda, İslam ilimlerini hakkıyla talim ve terbiye edecek kurum ve kuruluşlar olmadığı için, şahsi çabalar ile geçmiş ilimleri hazmederek talim etmek çok zor bir hale gelmiştir. Yani bu zamanda şahsi çabalar ile Sa'd-ı Taftazani’ye ulaşmak çok zordur.
Risale-i Nurlar İslam kitaplarının özeti, avamın seviyesine indirilmiş hali ve bu asrın yeni sorunlarına da cevap veren güncel bir şeklidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü