"Din terbiyesi olmasa, Müslümanlarda istibdad-ı mutlak ve rüşvet-i mutlakadan başka çare olamaz." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bir Müslüman, dinin ulvi hakikatleri ile terbiye edilmez ise, iyi bir vatandaş, iyi bir komşu, iyi bir memur, iyi bir insan yapmak imkânsız hale gelir. Zira Allah’a ve ahirete inanmayan ve dinden çıkan bir insan, hiçbir kanun tanımaz ve tam bir anarşist olur. Fıtratı kokuştuğu için, bunu zaptu rapt altına almak için mutlak istibdat ve baskı uygulamak gerekir. Bir nevi, her an başında jandarma ve polis beklemesi lazım ki, asayişi ve nizamı bozmasın.

Dinsiz ve anarşist insanları idare etmenin iki yolu vardır; ya hepsinin başına polis dikeceksin ya da onun yaptığı her ahlaksız işe göz yumacaksın.

Ama imanlı ve din terbiyesi ile yetişmiş insanların sevk ve idaresi kolaydır. Allah’a ve ahirete iman eden, yaptığı her amelden hesaba çekileceğini bilen bir insan, ahlaksız ve adi işlere kolay kolay bulaşmaz, bulaşsa bile çabuk intibaha gelir. Bu yüzden, bir milyon mümini idare etmek, on dinsizi idare etmekten daha kolaydır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.978
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

YUNUS BİLGEHAN
''Bir Müslüman, din terbiyesi ile terbiye edilmez ve dinsiz fikirlerle dinden çıkar ise, bu adamı iyi bir vatandaş, iyi bir komşu, iyi bir memur, iyi bir insan yapmak imkansız hale gelir. Zira Allah ve ahireti tanımayan ve dinden çıkan bir insan, kural ve ahlak tanımaz, tam bir anarşist olur'' İsviçrede ateistlerin oranı %27..Üstelik anarşistlikte çok az...Ateistlere, ''iyi insan olmak sadece dini terbiye ile olur'' demek haksızlık olmaz mı? Bir insan hem ateist olup hem de yaşamını, çalmadan çırpmadan , anarşistliğe bulaşmadan idame ettiremez sözü ne kadar reel ? TEŞEKKÜRLER
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Ecnebî dinsizleri gibi de olamaz. Çünkü onlar Peygamberi inkâr etseler, diğerlerini tanıyabilirler. Peygamberleri bilmeseler de Allah'ı tanıyabilirler. Allah'ı bilmeseler de, kemâlâta medar olacak bazı güzel hasletler bulunabilir.

Fakat bir Müslüman, hem enbiyayı, hem Rabbini, hem bütün kemâlâtı Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm vasıtasıyla biliyor. Onun terbiyesini bırakan ve zincirinden çıkan, daha hiçbir peygamberi (a.s.) tanımaz ve Allah'ı da tanımaz ve ruhunda kemâlâtı muhafaza edecek hiçbir esasatı bilemez. Çünkü, peygamberlerin en âhiri ve en büyükleri ve dini ve daveti umum nev-i beşere baktığı için ve mucizatça ve dince umuma faik ve bütün nev-i beşere bütün hakaikte üstadlık edip on dört asırda parlak bir surette ispat eden ve nev-i beşerin medar-ı iftiharı bir zatın terbiye-i esasiyelerini ve usul-ü dinini terk eden, elbette hiçbir cihette bir nur, bir kemal bulamaz. Sukut-u mutlaka mahkûmdur. On Üçüncü Söz

Burada asıl mukayese edilen husus  mürtet ile dinsiz Avrupalının arasındaki farktır. Mürtet bütün mükemmel şeyleri en mükemmel olarak, en mükemmel peygamberin terbiyesinde tanıdığı bildiği için artık irtidat ile bu mükemmel terbiyeden çıksa  ondan daha iyisini ve mükemmelini bulamayacağı için insanlıktan da çıkar. Artık  insani ve kemala medar bir dayanak kendi ruhunda bulamaz muzır bir haşarat derecesine düşer.

Ama dinsiz Avrupalı bozuk ve tahrif edilmiş bir dini terk ettiği için ondan daha iyisi olan İslam’ ı bulabilir. Bulmasa da fıtratı mürtedin ki gibi kokuşmadığı için insanlığı bozulmadığı için  insanlığın faydasına olan işlerde kendini istihdam edebilir. Nitekim bir çok faydalı ve sosyal içerikli kurum ve kuruluşlar bu Avrupalı dinsizler tarafından tesis edilmiştir.

Bunun en güzel ve somut örneği Türk solu ile Avrupa solunun arasındaki farktır. Türk solu kalite ve kemalat bakımından Avrupa solunun fersah fersah altındadır. Avrupalı bir solcu demokrat ve insan haklarına saygılıdır hatta sosyal adaletin temini için çırpınır. Ama Türk solu fesat yuvası gibi sürekli arıza çıkarır. Sürekli baskıcı ve insan haklarını yok sayan bir tavır içindedir. İslam’a girdikten sonra çıkanlarda  bir kemal bir güzel haslet kalmıyor, zararlı bir haşereye dönüşüyor tezini doğrular bir tablo ortaya koyuyor Türk solu. Bu da Üstad Hazretlerinin  yukarda ifade ettiği hakikatin somut bir delilidir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hamditas
Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat veya san'atı içindir. Öyleyse herbir Müslümanın herbir sıfatı Müslüman olması lâzım olmadığı gibi, herbir kâfirin dahi bütün sıfat ve san'atları kâfir olmak lâzım gelmez. Binaenaleyh, Müslüman olan bir sıfatı veya bir san'atı, istihsan etmekle iktibas etmek neden câiz olmasın? Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin! SAid Nursi r.a. (Münazarat)
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...