"Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup, denizler mürekkep olsa, Cenab-ı Hakk’ın kelimatını yazsalar, bitiremezler" âyetini nasıl anlamalıyız? Zira Kur’ân-ı Kerim 6666 âyettir, kelimatı da bellidir ve sayılıdır. Burada yazmakla bitmeyen kelimat nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Kehf sûresi 109. âyette şöyle buyrulur:
“De ki: ‘Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi rabbimin sözleri bitmeden önce mutlaka deniz tükenirdi.’ "
Lokman sûresinin 27. âyetinde de "yeryüzündeki ağaçlar kâlem, denizler mürekkep olsa, bunlar gibi yedi kat daha deniz olsa yine Allah'ın kelimelerini yazmağa yetmeyeceği" beyan edilir.
Kelimat-ı İlâhiyeyi başlıca üç ana başlık halinde düşünebiliriz:
Birisi, İlâhî kitaplar, suhuflar ve ilhamlar.
İkincisi birer kudret kelimesi olan bütün mahlûkat.
Üçüncüsü de Allah’ın ilmindeki varlıklardır. Bu üçüncüsüne ebedî âlemde yaratılacak olan nihayetsiz denecek kadar çok varlık da dâhil olur.
Üstad Hazretlerinin de ifade etiği gibi, Allah’ın bütün sıfatları gibi kelam sıfatı da nâmütenahidir ve kelimat-ı İlâhîye hadsizdir.
Nur Külliyatı'nda bu konuda şu bilgilere yer verilir:
“...İlham ise gölgelidir, renkler karışır, umumîdir. Melâike ilhamları ve insan ilhamları ve hayvanat ilhamları gibi, çeşit çeşit, hem pek çok envâlarıyla, denizlerin katreleri kadar kelimat-ı Rabbâniyenin teksirine medar bir zemin teşkil ediyor.”(1)
Kaldı ki yüz yirmi dört bin peygamber olduğundan bahsediliyor. Bunlardan dördüne kitap, yüzüne de suhuflar indirilmiştir. Bunların hepsi kelimat-ı ilâhîyedir. Öte yandan Peygamber Efendimize (asm.) Kur’ân yanında bir de manası Allah katından ilham edilen ve kelimelere dökülmesi Peygamberimiz (asm.) tarafından ifade edilen hadis-i kudsîler ilham edildiği gibi, mümtaz ve âbide şahsiyetlerin tümüne de ilham yoluyla birçok hakikatler ders verilmiştir.
Bütün canlı türlerinin her bir ferdine yapacağı işler, düşmanları, rızıkları ve hayatının devamı için gerekli her şey İlâhî ilhamla öğretilir. Bu ilhamlar da saymakla ve yazmakla bitmez.
Kelimatın bir başka ciheti de bu âlemdeki mahlûkların “kelimat-ı kudret” olmalarıdır. Bir kuşun sesi bir yönüyle de kudret kelimesidir.
Bir tek insanda yaklaşık yetmiş trilyon hücre, her hücrede yine yetmiş trilyon kadar atom bulunduğu, toprağın bir gramında dört milyardan fazla bakteri olduğu söyleniyor. İnsan vücudunun her bir ciheti için ayrı bir ilim dalı teşekkül ettiği ve her birinde yüzlerce cilt kitap yazıldığı, binlerce tebliğler sunulduğu dikkate alınırsa insan bedeninin taşıdığı ince hikmetleri ve mânaları bile yazmaya denizlerin yetmeyeceği anlaşılır.
Yeryüzünde bir buçuk milyonu aşkın canlı türü ve bir o kadar bitki türü ve bunların cinsleri ve her cinsin fertleri, her ferdin bütün organları, hücreleri dikkate alındığında, daha sonra semaya nazar edilip bütün yıldızlar, galaksiler, farklı ışınlar, ayrı sema tabakaları, Levh-i Mahfuz, arş, kürsi düşünüldüğünde kelimat-ı İlâhiyenin nihayetsizliği bir başka yönüyle adeta müşahede edilir. Kaldı ki Allah’ın kelimatı bunlara da münhasır değildir, gayb âlemindeki nihâyetsiz hâdisatı ve melekler âlemini de dikkate aldığımızda mesele daha iyi anlaşılır.
“…Nasıl ki sıfat-ı Kelâmın kelimeleri var. Öyle de Kudretin de mücessem kelimeleri var; İlmin de hikmetli kaderî kelimeleri var ki, bütün mevcudattır. Hususen zîhayatlar, hususen küçük mahlûklar, her biri birer kelime-i Rabbâniyedir ki Mütekellim-i Ezelîye, kelâmdan daha kuvvetli bir surette işaret eder. Ve onların adedini, denizler mürekkep olsa bitiremezler, demek olduğu mânâsına dahi şu âyet-i kerîme remzen bakıyor…"
"... Bütün melâikelere ve insanlara, hattâ hayvanlara gelen umum ilhamlar, bir nevi kelâm-ı İlâhîdir. Bu kelâmın kelimâtı elbette gayr ı mütenâhidir. Saltanat-ı Mutlakanın nihâyetsiz cünûdunun mütemâdiyen aldıkları ilhâm ve o emr-i İlâhiyenin kelimâtı ne derece çok ve nihâyetsiz olduğunu âyet bize haber veriyor demektir.”(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua.
(2) bk. Lem'alar, Yirmi Sekizinci Lem’a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü