"Enbiya-yı sâlife zamanında tabakat-ı beşeriye birbirinden çok uzak ve seciyeleri hem bir derece kaba, hem şiddetli ve efkârca iptidaî ve bedeviyete yakın olduğundan,.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hak dinlerin iki temel esası vardır; iman esasları ve ameller. İnanç esasları bütün dinlerde aynıdır. Ancak şeriat denilen ameller ve muamelat kısmı, dinlerde farklılık gösterir. Bunun böyle olması da hikmetin gereğidir. Çünkü mevsimlere göre -kışlık, yazlık- elbiseler farklılık göstermektedir. Hastaların ve hastalıkların durumuna göre, tedavide kullanılan ilaçlar da farklılık arz etmektedir.
Bunun gibi, insanlık daha önceki peygamberler devrinde, birbirinden çok farklı kısımlara ayrılmış, bedeviliğe yakın olduklarından, mizaçları bir derece kaba, anlayışları birbirinden uzak olduğundan, o asırlarda değişik şeriatlar, hatta aynı asırda gönderilen ayrı peygamberlerle farklı şeriatlar gelmiştir. İnsanlara o mevsimlere uygun elbiseler giydirilmiş, hastalıklar uygun metotlarla tedavi edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, ilk ve orta öğretim çağındaki o insanlara, bölgelere, seviyelere uygun bir eğitim verilmiştir.
Ancak, İslam dininin geldiği çağ artık üniversite çağı gibi olmuştur. İnsanlar gittikçe medeniyete doğru yol almış, haberleşme imkânları çoğalmış, bir tek öğretmeni dinleyecek seviyeye gelmiş olduğundan, ilahi hikmet İslam şeriatini kıyamete kadar devam edecek bir mükemmelliğe sahip kılmıştır. Eski şeriatlerin, her zaman tatbik edilebilir cihetlerini, cihanşümul güzelliklerini de alarak bütün insanlığa bir öğretmen olmuştur.
Konuyla alakalı birkaç misal:
a. Bazı âlimlere göre, daha önceki bazı ümmetlerde oruç elli gündü. İslam'da bir aya indirildi.(1).
b. Hz. Musa (as)'ya kendi evlerinin kıble yapılması ve oralarda namaz kılmaları emredilmişti. İslam'da ise, bütün yeryüzü mescittir. Müslümanlar istedikleri yerde namaz kılabilirler.(2).
c. Bir kısım yiyecekler Yahudilere haram iken, İslam'da helal kılınmıştır. Aşağıdaki ayetler bu konuya işaret etmektedir:
"De ki: Bana vahiy olunanlar arasında yiyecek olan kimseye haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki bu pisliğin ta kendisidir- veya Allah'tan başkası adına kesilen bir fısk (murdar olmuş hayvan) bunun dışındadır. Kim çaresiz kalırsa, haddi aşmamak ve başkasının hakkına tecavüz etmemek suretiyle (bunlardan yiyebilir). Şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
"Biz, Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Ancak bu hayvanların sırtlarının yahut bağırsaklarının taşıdığı ya da kemiğe karışan yağlarını haram kılmadık. Zulümlerinden dolayı onları bu şekilde cezalandırdık. Biz, elbette doğru söyleyenleriz." (Enam, 6/145-146)
Dipnotlar:
1) bk. Razî tefsir, V/63.2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü