"Evet, Kur’ân gösterir ki, şu mevcudat-ı seyyale, Hâlık-ı Zülcelâlin esmâ-i hüsnâsının âyineleri ve kalem-i kudretinin elvah-ı mütehavvilesidir..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, Kur’ân gösterir ki, şu mevcudat-ı seyyale, Hâlık-ı Zülcelâlin esmâ-i hüsnâsının âyineleri ve kalem-i kudretinin elvah-ı mütehavvilesidir. Bunların tahvilinden, teceddüd-ü san’at-ı Rabbaniye ve cilve-i cemâl-i mücerred-i esmâ-i İlâhî müşahede edilir. Merâyânın tebeddülünde, cemâl-i esmâ tazelenir."(1)
Mevcudat ve eşya, Allah’ın güzel isimlerinin tecelli ettiği sürekli değişen ve tazelenen birer ayna hükmündedir. Aynaların sürekli tazelenmesi ve değişmesi ise İlahi isimlerin zinde ve canlı bir şekilde seyredilebilmesi içindir. Şayet mevcudat değişken değil de sabit ve durağan bir şekilde olsa idi, o zaman İlahi isimlerin nakışlarını ülfet ve ünsiyet belası yüzünden fark etmemiz mümkün olmayacaktı.
Mesela, bir sinema filmini seyrederken bir sahne donsa ve saatlerce donan sahneye baksak hem sinemanın tadı kaçar hem de sinemanın ana temasını anlayamayız. Sinemanın anlamlı olması ve tat verebilmesi için sahnelerin sürekli değişmesi ve tazelenmesi gerekir. Çünkü her sahne aynı mesajı farklı bir tema ile bize bildiriyor.
Tabiri caiz ise, kainat ve içindeki eşyada birer sinema sahneleri gibidir ve bu sahnelerin kahramanları ise İlahi isimlerdir. Seyirciler ise akıl ve şuur sahibi olan insanlar, melekler, cinlerdir.
Mesela Rezzak ismi kainat sahnesinde sayısız canlılara rızıklar vererek kendi manasını, güzelliğini ve hükmünü sahneliyor. Tevhit hakikati Rezzak sahnesinde rızık teması ile tezahür ediyor.
Yine Şafi ismi kainat sahnesinde sayısız canlılara şifalar vererek kendi manasını ve güzelliğini sahneliyor. Tevhit hakikati Şafi sahnesinde şifa teması ile tezahür ediyor.
Yine Kerim ismi kainat sahnesinde sayısız canlılara sayısız ihsan ve ikramlar vererek, kendi manasını ve güzelliğini sergiliyor vesaire. Tevhit hakikati Kerim sahnesinde ikram teması ile tezahür ediyor.
Kainatta tek sahne tek isim tek görüntü sabit ve durağan bir şekilde olsa idi, hem Allah’ı diğer isimleri ile tanıyamayacaktık hem de durağanlığın getirdiği ülfet ve ünsiyet ile gaflete düşecek İlahi huzuru ve tefekkür yakalayamayacaktık.
Allah bu gibi derin hikmetlerden dolayı kainatı sürekli tazeleyip değiştiriyor, sürekli bir akış ve aksiyon sağlıyor.
(1) bk. Nur'un İlk Kapısı, Üçüncü Ders.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü