"Gece ve gündüzde, kış ve baharda, cevv-i havada, insanın şahıslarında müddeti hayatında değiştirdiği bedenler, mevte benzeyen uyku gibi... " Bu sayılan unsurlar nasıl ve ne şekilde bir kıyamet-i kübranın tahakkukunu ihsas ediyor?
Değerli Kardeşimiz;
Bu metinde, varlık âlemindeki birtakım değişikliklere dikkatimiz çekiliyor. Bunların hiçbiri o varlıkların kendi irade ve kudretleriyle vuku bulmuyorlar. Hepsinde ilahi irade ve kudret hükmediyor. Bu değişimlerle akla şöyle bir kapı açılıyor:
Biz de içinde yaşadığımız dünyamız da büyük değişimlere uğrayacağız. Geceyi götürüp gündüzü, kışı götürüp baharı getiren, cevv-i havayı bulutlarla dolduran, daha sonra boşaltıp ziyadar güneşi gösteren, insanın bedenini her sene değiştirip yeni hücreleri vazifelendiren ve nihayet insana uyku ile yarı ölümü tattırıp ertesi sabah uyandıran bir rahmet, bu dünya hayatını da ahiretle değiştirecek ve bu gölgeler âlemindeki insanı asıllar âlemine ulaştıracaktır.
"Dünü getiren, yarını getirdiği gibi; maziyi icat eden o Zât-ı Kadîr, istikbali dahi icat eder. Dünyayı yapan o Sâni'-i Hakîm, ahireti de yapar."(1)
Bu sualin cevabını konuyla yakından alakalı bir ayet-i kerimenin mealiyle tamamlayalım:
1) Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.“O, rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız.” (A’raf, 7/57)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü