"Geçici, devamsız, bikarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekasız, nakıs, tekemmülsüz umur-u dünya üzerinde kurulmaz ve durmaz." Burayı bilhassa "tekemmülsüz umur-u dünya" ile izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, mahşer-i acaip olan şu koca arzı, âdi bir hayvan gibi imâte ve ihyâ eden ve beşer ve hayvana hoş bir beşik, güzel bir gemi yapan ve Güneşi onlara şu misafirhanede ışık verici ve ısındırıcı bir lamba eden, seyyaratı meleklerine tayyare yapan bir Zat'ın, bu derece muhteşem ve sermedî Rububiyeti ve bu derece muazzam ve muhit hâkimiyeti, elbette, yalnız böyle geçici, devamsız, bikarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekasız, nakıs, tekemmülsüz umar-u dünya üzerinde kurulmaz ve durmaz. Demek, ona şayeste, daimî, berkarar, zevalsiz, muhteşem bir diyar-ı ahar var, başka baki bir memleketi vardır. Bizi onun için çalıştırır. Oraya davet eder." (Sözler, Onuncu Söz, Dokuzuncu Hakikat)
"Tekemmülsüz umur-u dünya" ile kastedilen şey, ahiret hayatı olmaksızın dünya hayatının geçici, temelsiz ve esassız olduğudur. Yani ikinci ve daimi bir hayat olmadığında dünya hayatı gayet anlamsız, temelsiz ve abes bir duruma düşüyor.
Mesela, dünya hayatında çalışmak, çabalamak, gelişmek ve geliştirmek kısacık altmış sene için değmez, anlamsız ve temelsizdir. Bu durumda insanın içinde tekemmül etmeye karşı bir motive, bir tetikleyici ve teşvik edici bir faktör kalmıyor.
Bu insan açısından böyle, bir de ilahi isimler açısından meseleye bakacak olursak, yine ahiret hayatı olmaksızın şu kısa ve fani dünyada ilahi isimler tam manası ile tezahür ve tecelli edemiyor. Her bir isim tecelli anlamında tekâmülünü tamamlamak için (manasını tam göstermek için) daimi ve kararlı bir hayatın ve mekânın olmasını istiyor; bu da ancak ahiret hayatı ile mümkündür.
Mesela, Adl ismi bu dünya hayatında tam tekemmül ile tecelli etmiyor, zira mazlum hakkını almadan zalim de ceza görmeden eşit bir şekilde ölüp gidiyorlar; demek ikinci bir mahkeme ikinci bir hayat var ki orada tekemmül ile tecelli edecek.
Özetle dünya hayatı ve dünyevi umurlar, ilahi isimlerin tekemmül ile tecelli etmeleri için uygun bir zemin değildirler. Bu isimlerin tekemmül ile tecelli etmeleri ancak istikrarlı ve daimi olan ahiret hayatında mümkün olacaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Mesela, dünya hayatında çalışmak, çabalamak, gelişmek ve geliştirmek kısacık altmış sene için değmez, anlamsız ve temelsizdir. Bu durumda insanın içinde tekemmül etmeye karşı bir motive, bir tetikleyici ve teşvik edici bir faktör kalmıyor."
Bir akademisyen ateist şöyle diyor: "Sadece bu dünya olduğu için herkesten daha ziyade bu dünyaya çalışacağım.Bu beni dünyaya daha çok bağlıyor. İman ehli iki tarafa bağlı ben ise tek tarafa. Tek tarafa bağlanan daha motive olur. "
Bu durum insanı motive etmiyor ama onlar ise iman ehli insanlardan daha çok çalışabildiklerini ve bunu ateist olmalarına bağlıyorlar.
Gerçi onların bu düşüncesi insanın mâneviyatını, moralini sıfır ediyor ama onların bu düşünce ile dünyaya bağlanmalarını nasıl izah edebilirsiniz?
Zaten bir musibet gelse ortada dünyaya bağlanma diye birşey sözkonusu olamaz. Böyle çürük bir fikre nasıl sarılıyorlar?
Açıkçası haşa sadece bu dünya varsa ben hiç çalışmam, her şeyi sallarım.böyle bir psikoloji olamaz.