"Hayatın zevalini düşünmeyerek hususi, kararsız dünyasını aynı umumi dünya gibi sabit bilip kendini layemut farz ederek dünyaya saplansa, şedit hissiyatla ona sarılsa, onda boğulur, gider. O muhabbet onun için hadsiz bela ve azaptır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Yoksa نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْ اُولٰۤئِكَ هُمُ الْفاَسِقُونَ sırrına mazhar olup, nefsini unutup, hayatın zevalini düşünmeyerek hususi, kararsız dünyasını aynı umumi dünya gibi sabit bilip kendini layemut farz ederek dünyaya saplansa, şedit hissiyatla ona sarılsa, onda boğulur, gider. O muhabbet onun için hadsiz belâ ve azaptır." (Mektubat, Birinci Mektup)
İnsan kendi hayatının kararsız ve geçici olduğunu unutuyor ve maddi dünyanın devamlılığına aldanarak bu dünya hayatını devamlı zannediyor. Bu dünya hayatını devamlı gördüğü için de bütün duygu ve hissiyatı ile dünyaya sarılıyor ve bağlanıyor.
İnsanı aldatan, boğan ve dünyaya saplayan bu yanılgıdır. Hatta kısıtlı olan dünya kaynakları üzerindeki boğuşmaların temelinde de bu yanılgı ve yanılsama vardır.
İnsan dünyaya saplandığı ve bağlandığı ölçüde azap ve bela görür. Tıpkı kaybedeceği oyuna kendini kaptıran birisinin, oyuna daldığı ölçüde darbe yemesi gibi. İnsanın dünya ile bağı ne kadar az olursa belası ve yükü de o kadar az olur.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü