"Herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dâvâ açılmış..." Burada "bilhassa Müslüman" denilmesinin sebebi ne olabilir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Birinci noktaya cevap ise: Evet, bu Cihan Harbinden daha büyük bir hadise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hadise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâtereddüt sarf edecek."

"Herkesin, iman mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?"(1)

Kırk vefattan otuz sekizinin kurtulamaması bize göre bu zamanda gayet normal bir durumdur. Çünkü maddeci ve inkârcı felsefe insanlar üzerinde öyle şiddetli bir tesir yapmış ki, çok insanlar bu yüzden imansız kabre giriyorlar. Malum olduğu üzere, saadet-i ebediyenin vesikası imandır, onda en küçük bir şüphe ve tereddüt bütün amelleri iptal eder ve ebedî ateşe düşmeye sebebiyet verir.

Bir kimse bütün farzları yapsa, bütün günahlardan kaçsa, ama iman noktasında küçük bir şüphesi olsa, mesela "Cinler yoktur, bunu akıl kabul etmiyor" dese, iman dairesinden çıkar ve bütün amelleri boşa gider.

Namaz kıldığı halde "Ben şeriate karşıyım” diyenleri duyuyoruz. Bu ifade imanın taklidî olduğuna kinayedir. Demek bu zamanda en mühim mesele, sağlam ve sarsılmaz bir imanı elde etmektir. Risale-i Nurlar hamdolsun bu tahkikî imanı okuyanlara veriyor.

Sağlam ve sarsılmaz bir imanı elde ettikten sonra, farzları yapan büyük günahlardan kaçan inşallah ehl-i necat olur ve ebedî cennete girer. Yoksa maddeciliğin ve inkârcılığın kol gezdiği bu dehşetli asırda imanı muhafaza etmek çok zor.

Buradaki tespit bir hadîse dayanmasa da bir velinin manevî keşfine dayanmaktadır.

Müslüman olmayanlar zaten ebediyen cehennemde kalacaklardır. Ama aynı maddeci felsefe Müslüman birisini tesiri altına alırsa, ebedî saadetini kaybedebilir. Öyle ise kaybedecek bir şeyi olanların bu davaya daha sıkı sarılması gerekiyor.

Ayrıca Üstadın ifadesinde “bir yerde” kaydının olması itibariyle her yerde kırk vefiyattan birkaç kişinin dışındakilerinin imansız öleceği mânasını çıkarmamak lazım. Muhit ve duruma göre bu durum değişebilir. Bu hususu umum yerlere teşmil etmemek gerekir. Fakat Üstad’ın mes’elenin ciddiyetine dikkat çekmesi nokta-i nazarından fevkalade ehemmiyetlidir.

Diğer taraftan, bu mes’ele müslim-i gayr-i mü’min ve mü’min-i gayr-i müslim cihetinden de mütalaa edilebilir.

(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Dördüncü Mesele.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.369
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Kameryil

Çok güzel. Allah razı olsun

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...