"Hikmet ise, kâinat sahifelerinde parlayan san’at nakışlarıyla tebarüz eder." ifadesini misallerle izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Cenab-ı Hakk'ın bir ismi de Hakîm’dir. Hakîm ise: Her şeyde maslahatlar, gayeler, neticeler, semereler ve faideler meydana getirmesidir. Her şeyin yerli yerince maharetli, sanatlı ve semereli olması Hakîm ismi ile alakalıdır.
Ancak bu isim mücerred olarak bilinmez ve tanınmaz. Bilinmesi için tezahür ve tecelliyat lazımdır. İşte Hakîm isminin görünüp okunmasını icab ettiren tezahürat ise; mahlûkatta harika sanat nakışlarıyla ortaya çıkar.
Nasıl ki; Rızıklar Rezzak ismini, Şifalar Şafi ismini, Mahlûkat Halık ismini tebarüz ettiriyorsa; Hakîm ismi de gayeli, faydalı sanat harikalarını icab ediyor. Meselâ; insan elinin; yapacağı hizmet ve vazifelere göre tanzim ve takdir edilmesi.
İnsanın yaratılışının gayesine uygun olarak teşkili Hakîm isminin tecellisidir.
Yağmurun semadan tane tane intizamlı olarak gelmesi, hikmet açısından mühim bir ibret levhasıdır. Zira hayatın temeli olan azot çemberi böylece teşkil edilebilir.
Kâinattaki bütün hâdisatın tanzimi, zamanı, vazifeleri ve teşekkülü hikmetle yapılmış kudret mucizeleridir. Hatta bütün mahlûkatın ayrı sima ve vasıfta yaratılması da bir başka açıdan maslahat ve gayelerle dolu bir hikmet yumağıdır.
Şu kâinat kitabının her satırı âdeta ilim ve hikmetle kaynaşıyor. Her bir fen, bu âlem kitabındaki sonsuz hikmetlerin sadece bir yönünü açıklamaya çalışır. Bitkilerden, hayvanlardan, denizlere, yer altına ve yıldızlara kadar her âlem, ayrı bir ilim dalının konusu olmuş ve her biri hakkında yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır. Âlemin bir küçük misali olan insanın derisi, iç organları, kalbi, gözü, kulağı ayrı birer ilim dalının inceleme konusudur.
Şu âlemde, her şeyin nice hikmetlerle dolu olduğunu gören insanoğlu, kendisini gayesiz, faydasız kabul edemez. Boş şeylerle uğraşıp ömrünü zayi edemez, ibadetsiz geçiremez.
Ruhun hanesi olan beden, bu kadar hikmetli yapıldığına göre, o hanede tasarruf eden ruh nasıl hikmetsiz olabilir!?..
İnsan ruhunun ve kalbinin de hikmetli bir yol tutmaları, ancak Kur’ân-ı Hakîm’e uymalarıyla mümkündür.
Hakîm isminden gerekli dersi alan bir mü’min, her şeyi hikmetle yapan ve insanın ruhunda ve bedeninde nice hikmet cilveleri sergileyen Rabbinin hikmetine uygun hareket etmeye gayret gösterecek, faydalı işler yapacak, boş ve zararlı şeylerden sakınarak ahireti için azamî derecede sevap kazanmaya çalışacaktır.
Eşyada gizli ilâhî sırları ve gayeleri keşfetmek için gayret gösterecek, hikmetin ‘faydalı ilim ve salih amel’ tarifine uygun olarak, sadece hakikati öğrenmekle kalmayacak, ilmini amelle destekleyerek Hakîm ismine mazhariyetten nasibini alacaktır. Böylece, “(Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona pek çok hayır verilmiştir.” (Bakara sûresi, 269) âyetindeki müjdeden nasiplenmeye çalışacaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü