"Hilal şeklinde Süreyya menziline girdiği vakit, hurma ağacının eğilmiş beyaz bir dalı suretini ve Süreyya bir salkım suretini gösterdiğinden, o yeşil sema perdesi..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Süreyya: Ülker (Pervin) yıldızı. Yedi (veya altı) yıldızlardır ki; ikişer ikişer karşılıklı dururlar ve Ayın geçtiği yerlere yakın görünürler. Gerdanlığa benzemesinden felekiyâtta (astronomi) "Ikd-ı Süreyya" tabir edilir.
Hilal: Yay şeklinde görülen her yeni Ay'a ve üçüncü gecesine kadar olana hilal denir. 26 ve 27. nci gecelerdeki Ay’a da hilal, onda sonrakilere kamer denir.
Ayın bu hilal şekli, hurma ağacının eğilmiş beyaz bir dalına, Süreyya yıldız takımı da hurmanın salkımına benzetiliyor. Ayın bu hilal hali ile Süreyya yıldız takımının hurma salkımı gibi görünümü, arkalarında büyük bir ağacın olduğunu hayale getiriyor. Süreyya yıldız takımı o hayale görünen ağacın bir salkımı, hilal de kıvrılmış bir beyaz dalı gibi tasvir ediliyor.
Burada şüphesiz edebî bir tasvir söz konusudur. O hayalî ve manevi ağaç, zarif ve nurani bir perdenin arkasında haşmeti ile dururken, hilal ve Süreyya yıldız takımı zarif ve nurani perdeyi yırtıp, maddî âleme sarkmış gibi duruyorlar. Diğer yıldızlar da o ağacın maddî âlemde görünen meyveleri mesabesindedir.
Yeşil sema meslesine gelince;
Bir hadis-i şerif’te sema için “yeşil” manasında “hadra” kelimesi kullanıldığı görülmektedir. Peygamber Efendimiz (asm) Ebu Zer ile alakalı şöyle buyurur:
“Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini ne yeşil sema gölgeledi, ne de kuru arz sırtında taşıdı.”(1)
1) bk. Münavi, Muhammed Abdurrauf, Feyzu’l- Kadir, V, 85.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Yeşil sema tabiri maddi semanın bir ağaç şeklinde tasavvur edilmesinin bir sonucudur. Yoksa yeşil bir sema var denilmiyor.
Bu paragrafta Üstad Hazretleri de “yeşil sema” tabirini kullanıyor. Demek Araplarda bu bir dil özelliğidir. Türçe’de gökyüzünün rengi “mavi” olarak, Arapçada ise “yeşil” olarak ifade ediliyor. Bu sebeple neden Araplar semaya yeşil demişler, diyemeyiz...
25.Söz Mucizat-ı Kur'aniye risalesinde "ve'l cibele evtede" ayetini Kur'an'ın camiiyyetindeki harikuladeliğine misal verip izah ettiği bölümde de buna benzer bir tasavvur söz konusudur.
"Bir şairin bu kelamdan hissesi, zemin bir taban kubbe-i sema üstünde konulmuş yeşil ve elektrik lambalarıyla süslenmiş bir muhteşem çadır" ifadesi bu izahın içinde yer alan bir ifade.
Burada semaya atfedilen yeşillikten kasıt şudur:
Elektrik lambalarıyla(yıldızlarla) kaplı olan semadan zemine doğru inildikçe yeşil dağlar semanın belli bir kısmını kapatır. Özellikle etrafı dağlarla çevrili olan coğrafi bir bölgede, semanın önemli bir kısmı yeşil dağlarla kaplı görünür.
Semaya atfedilen yeşillik, dağların yeşilliğinin tasavvur edilmesinin bir sonucudur.
Editör kardeşimizin izah ettiği gibi burada da yeşil sema, maddi semanın bir ağaç şeklinde tasavvurundan kaynaklıdır.