"İnsanın bir ferdi, sair hayvanatın bir nevi hükmündedir. Elbette, kati bir hads ile hükmedilir ki, haşir ve neşr-i ekberde, beşerin her bir ferdi aynıyla, cismiyle, ismiyle, resmiyle iade edilecektir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah sonsuz kudretini ve nihayetsiz hikmetini göstermek için, az bir şeyin eli ile çok şeyler yaratır, bir sayfaya bir kitap kadar mana yerleştirir. Tek bir şeye yüzlerce vazife gördürür.
Cenab-ı Hak dilimizi bütün tatları alacak şekilde terbiye etmiş; sonsuz hikmeti ile her bir tadı alacak ayrı bir dil yerine, bütün tatları almak üzere bir tek dil yaratmıştır.
Allah, insana sayısız hissiyat ve cihazlar vermiş ve duygularına sınır koymamış ta ki, çok makam ve mertebelerde çok vazifeler görebilsin, kâinatın halifesi ve neticesi olduğunu göstersin.
İnsan sahip olduğu maddi ve manevi cihazlar, latifeler ve duygular sayesinde, Allah’ın bütün isim ve sıfatlarının tecellilerini tartıp ölçebilir. Kâinatın umumunda yazılı olan ilahi hakikatler, aynı şekilde insanın mahiyetinde de yazılmıştır.
Bu yüzden, “insanın bir ferdi sair hayvanatın bir nevi hükmündedir.”
Mesela, bir arı taifesi Allah’ın bütün isim ve sıfatlarına tam bir ayine olamaz. Olsa olsa birkaç isme güzel bir ayna ve takvim olur. İnsan, Allah’ın bütün isim ve sıfatlarına tam bir ayna olması, ahsen-i takvim suretinde yaratılması cihetiyle bütün canlılardan daha üstündür.
"İ’lem eyyühe’l-azîz! İnsanın bir ferdi, ihata-i fikriyesiyle, aklıyla, kalbinin vüsatiyle bir nevi külliyet kesbeder. Ve keza, insanın bir ferdi, hilafet hususunda âlemin eczasıyla şuurca alakadar olduğundan, nebatî olsun hayvanî olsun pek çok nevilerde tasarruf sahibi bulunduğundan, nevi’ gibidir. Ve bu itibarla insanın bir ferdi nevi’ler sırasına geçer. Binaenaleyh gerek hayvanatın, gerek semeratın nevi’lerinde vukua gelen mükerrer kıyametler, hevâm ve haşeratta vücuda gelen senevî haşir ve neşirler, insanın da her bir ferdinde caridir."
"Hülasa: Kur’ân’ın ayetleriyle ebnâ-yı beşer için büyük kıyametin geleceğine kati delaletler olduğu gibi, kitab-ı âlemin âyât-ı tekviniyesiyle de kıyamet-i kübraya pek kati delaletler ve işaretler vardır." (Mesnevi-i Nuriye, Zelü'l-Habbe)
Bu paragrafta önce insanın diğer canlı nevilerinden üstünlüğü, onun fikrinin ihatası ve kalbinin vüsatiyle nazara veriliyor ve bu üstünlüğün onu arza halife yaptığı ve diğer neviler üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı ifade ediliyor.
Daha sonra, birçok canlı türünün, özellikle böcekler taifesinin, ayrıca meyvelerin, çiçeklerin, yaprakların güz mevsiminde ölmelerinden sonra bahar mevsiminde yeniden yaratıldıklarına dikkat çekiliyor. Madem Cenab-ı Hak bu canlı türlerini yok etmiyor, yeni fertlerini yaratmakla varlıklarını bir yönüyle devam ettiriyor. Elbette, her bir ferdi bir nevi hükmünde olan insan nevini de ölümle hiçliğe atmayacak, onları da ahirette yeniden diriltecektir.
Son paragrafta kıyametin kopacağının Kur’ân’da haber verilmekle birlikte kâinattaki birçok tekvinî ayetle de bunun sabit olduğu beyan ediliyor. Bu tekvinî ayetler; insanların, bitkilerin ve hayvanların ölümleridir. Zira Nur Külliyatı’nda kâinat bir ağaca benzetilmiş, bitkilerin yaprak, hayvanların çiçek, insanların ise meyve hükmünde oldukları beyan edilmiştir. Bir ağacın yapraklarının dökülmesi, çiçeklerinin solması ve meyvelerinin ağaçtan kopmaları bir gün o ağacın da öleceğinin en açık delilleridir.
İnsanın hücrelerinin değişmesi de yaprak dökümüne benzer ve bedenin de bir gün öleceğini haber verirler. Aynı şekilde, kâinat ağacının meyveleri olan insanların ölümleri de kıyametin kopacağının açık bir delilidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar