"İslâmiyetle o nimet-i vücut âlem-i gayb ve şehadet kadar genişlendi. Hem iman-ı tahkikîyi in’âm etti. O imanla o nimet-i vücud, dünya ve âhireti içine aldı." İzah eder misiniz?

Soru Detayı
- İslamiyetle alem-i gayb nimetini, imanla ahiret nimetini irtibatlandırıyor; farkı nedir?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cenab-ı Hak insana aşağıdan yukarıya doğru, genişleyerek giden sayısız ve en harika nimetler ihsan etmiştir. Bu nimetlerle insanın ufku ve istifadesi sürekli genişleyerek ve katlanarak ilerliyor.

İnsan bu küllî nimetlere kendi kesbi ile gücü ve kuvvetiyle değil, Cenab-ı Hakk’ın ihsanıyla mazhar olmuştur. Mesela, Allah insanı yolukta bırakmayıp, varlık nimetine kavuşturmuştur. Bu, nimetlerin en büyüğüdür.

En büyük ve esas nimet vücud ve varlık nimetidir. Vücud, varlık demektir ve insanın varlığı denilince evvela beden ve ruh akla gelir.

Varlık içinde cansız ve camid bırakmayıp, hayat nimetini vermiş ve ruh ihsan etti. Hayat nimeti ile insanı âlem-i şehadet denilen bütün kâinatla irtibatlandırdı. Nimet sahası bütün kâinat oldu. Hayat, varlık nimetinden sonra en büyük ve ehemmiyetli ikinci nimettir.

Sonra insaniyet nimetini ikram etti, istifade sahası maddî ve manevî âlemleri kuşattı. Sonra insaniyet nimetini ihsan etti ve insanın istifade sahası maddî ve manevî bütün âlemleri kuşattı. Hayat nimetiyle, gören, işiten, yiyip içen bir varlık haline gelmeyi, akıl ve şuur nimetiyle insaniyet nimetine kavuşma takip etti. Böylece kendini ve âlemi tanıyan, düşünen, anlayan, araştıran, planlar yapan bir varlık ortaya çıkar.

Sonra da “İnsaniyet-i kübra olan” İslamiyet nimeti ile şereflendirmiş, iman ve hidayeti lutfetmiştir. Bu nimet dünya ve ahireti de ihata etti. İnsan iman ve İslamiyet sayesinde âlem-i gayb olan âhiret âlemlerini bir harita gibi okuyup biliyor. İman-ı tahkiki nimeti ile de dünya ve ahireti içine aldı.

İman nimeti dünya ve âhireti içine aldığı gibi, imanın nuru olan marifet ve muhabbet nimeti bütün nimetlerin ve bütün lezzetlerin fevkindedir.

"Sonra, imânın bir nuru olan muhabbeti sana vermekle, gayr-i mütenahi bir sofra-i ni’met ve saadet ve lezzet sana ihsan etmiştir.”(24. Söz)

İnsan muhabbet sayesinde imkân ve vücub dairelerini de içine aldı ve nimetin en yüksek ve en geniş sahasına ulaştı.

İnsandaki muhabbet sonsuzdur. İnsanın yemesi ve içmesi gibi, akla dayanan işleri de sınırlıdır. Çok yiyen insanın midesi rahatsız olduğu gibi, sürekli okuyan bir kimsenin de aklı yorulur, başı ağrımaya başlar. Ama muhabbet böyle değildir. Muhabbet arttıkça kalbin huzuru ve süruru da artar. Kalbin, muhabbetten yorulması ve doyması düşünülemez.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 5.683
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...