"Kalbinin en derin köşelerinde ve ruhunun ta esasında dalalet darbesini yiyen ve o dalalet cihetiyle bütün emelleri inkıtaa uğrayan..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hâlbuki, senin şeâmetinle kalbinin en derin köşelerinde ve ruhunun ta esasında dalalet darbesini yiyen ve o dalalet cihetiyle bütün emelleri inkıtaa uğrayan ve bütün elemleri ondan neşet eden bir biçare insana hangi saadeti temin ediyorsun?" (Lem'alar, On Yedinci Lem'a, Beşici Nota.)

Dalal veya dalalet masdarları sözlükte “kaybolmak, telef olmak, şaşırmak ve yanılmak” gibi manalara gelmekle beraber asıl anlamları “bilerek veya bilmeyerek doğru yoldan az veya çok ayrılmak, azmak ve sapmak”tır. Bu temel manadan hareketle dalalet mecazi olarak “akla, duyulara ve gerçeğe aykırı ilkeleri benimsemek” karşılığında da kullanılmıştır.

Genellikle “maksada ulaştıran yolu bulamamak, istenen sonuca götürmeyen bir yola girmek” veya “istenen her türlü neticeye ulaştırıcı yoldan ayrılmak” şeklinde tarif edilen dalalet, daha çok “dinî yoldan sapmak” anlamında kullanılır.(bk. et-Taʿrîfât, “Ḍalâlet” md.; Tehânevî, Keşşâf, “Ḍalâl” md.)

Risale-i Nur'da dalalet kavramı inkâr, küfür ya da günah ve gafletten dolayı hadiselere iman penceresinden tam manası ile bakamamak anlamlarında kullanılmaktadır.

Dalalet gözlüğünü gözüne takan birisi, kâinatı ve içindeki hadiseleri dalalet hesabına okur ve o hadiselerin altında bulunan hikmet ve güzellikleri göremez.

Mesela, ölüme dalalet gözlüğü ile bakıldığında ölüm bir yok oluş, bir hiçlik ve bir idam-ı ebedidir. Ölümü yokluk ve hiçlik olarak görmek, insanın nazik ve nazenin olan ruhuna ve kalbine vurulmuş en büyük bir darbe, en acı bir tokat niteliğindedir.

Yine musibet ve hastalıklara dalalet gözlüğü ile bakıldığında, musibet ve hastalıklar, insanı ebedi yokluğa düşürmesi muhtemel amansız bir düşman, merhametsiz bir illet ve hazır dünya lezzetini acılaştıran bir bela niteliğindedir. Bunlar insanın ruhunda ve kalbinde derin yaralar açan ve ruha darbeler indiren birer azap vesileleridir.

Her hadiseye böyle küfür ve inkâr gözü ile bakıldığında insanın yaşama arzusu, emelleri ve ümitleri kesintiye uğrar, dünyevi huzuru kaçar, her hadisenin manevi tazyiki altında ezilir ve hayatın tadı tuzu kalmaz.

Özetle, insanın küfür ve dalaletle bu dünya hayatında dört başı mamur bir hayat sürmesi, mutlu ve mesut olması, hayata umutlu ve sağlıklı bir şekilde sarılması pek mümkün değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 953
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...