"Kuvve-i hayaliyeleri âlem-i misalden..." Hayal, nasıl âlem-i misalin bir küçük numunesi oluyor?
Değerli Kardeşimiz;
Âlem-i misal; maddî âlemle ruh âlemi arasında bir köprü âlemdir. Ruhlar âlemine göre daha kesif, madde âlemine göre ise daha latiftir. Bu âlem hem maddî âlemden hem de ruhlar âleminden vasıflar taşımaktadır.
İnsandaki hafıza levh-i mahfuzu temsil ettiği gibi, hayal de âlem-i misali temsil eder. Kalb ve ruhları iman ve ibadet terbiyesi ile nuraniyet kazanan evliya ve âlimler rüya yolu ile o ruhanîler ve meleklerle bir cihetle münasebet kurabilirler. Büyük mürşitlerin uyanık âlemde de misal âlemiyle irtibat kurdukları nakledilmektedir. Nasıl ki telefon vasıtasıyla dünyanın en ücra köşesindeki biri ile konuşmak mümkünse, aynı şekilde manevî telefonlarla manevî âlemlerin sakinleri ile konuşmak ve görüşmek de pekâlâ mümkündür.
Uyku halinde insanın maddî âlemle münasebeti kesildiği için, sair latife ve duygular gaybî âlemler ile irtibata geçip, oralarda geziniyor. Rüyanın hakikati de bundan ibarettir. Rüyada görülen bu cilveler ve nümuneler misal âleminin değişik şekil ve keyfiyetlerine bürünüyor. İşte bu yüzden görülen rüyalar tabir istiyor. Zira hakikat âleminden basit bir şey misal âleminde çok büyük bir hal alabiliyor.
Uyku vasıtası ile maddî âleme kapanan pencereler manevî ve misalî âlemlere açılıyor. Ruh da bu açılan pencerelerden o âlemleri seyir ve mütalaa ediyor. Bu az-çok her ruhta cereyan eden bir hal olduğu için, bütün ruhların müşterek bir vasfıdır, denilebilir.
Allah her bir âleme açılan bir pencereyi insan ruhuna hissiyat ve duygu şeklinde açmıştır. Yani kâinatta ne kadar âlem varsa hepsi ile irtibatlı bir hissiyat insanda vardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü