Peygamber Efendimiz miraçta Allah'ı görmüş müdür? Kimileri görmediğini ifade ediyor. Bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah, Hazreti Peygamberi (asm) miraçta, bütün mülkünü gezdirip, bütün isim ve sıfatlarının tecellisini ve nakışlarını gösterdikten sonra, bütün o güzel sanat ve nakışların kaynağı ve esası olan Zat-ı Akdes'ini, Habibine göstermiştir. Miraç gibi bir hâdiseye başka hiçbir yaratılmış mazhar olamamıştır.
Hazreti Peygamber (asm), bütün imkân âlemini geride bırakıp, mahiyetini idrak edemediğimiz ve edemeyeceğimiz bir makama varıp, Allah’ın zatını, baş gözü ile görmüştür. Üstad Hazretleri, bu makamı, yani Kab-ı kavseyni, "imkân ve vücub ortası" diye tarif ediyor. Yani, mahlûkatın bitip tükendiği ve Allah’ın zat-ı akdesinin tezahür ettiği bir makam demektir.
Mirac hadisesi Necm sûresinde şöyle anlatılmaktadır:
"O ancak kendisine vahy olunanı söyler. Onu muazzam kuvvetlere, üstün bir akıl ve dirayete sahip Cebrail öğretti ki, kendisine gerçek suretiyle görünmüştür. O, ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hattâ daha da yakın oldu. Sonra da vahy olunacak şeyi Allah'ın kuluna vahyetti. Onun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi onun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz?"
"And olsun ki, onu bir kere daha hakikî suretinde, Sidre-i Müntehâda gördü ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Göz ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü."(Necm Suresi, 53/4-18)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
“Kab-ı kavseyn”, miraç mucizesinin en son ve en ileri safhasında, Peygamber Efendimiz (asm.)’in rüyete mazhar olduğu, manevi makamın ismidir."
Başka bir rivayette ise,
“Rabbini gördün mü?” diye sorulduğunda “O bir nur, nasıl görürüm?” buyurmuştur."
Bu iki farklı ifadenin uygunluğu nasıl oluyor?