Ruhun bedenle münasebeti, sırr-ı ehadiyete misal olarak gösterilmektedir. Bu misali, Cenab-ı Hakk’ın kâinattaki tasarrufuna baktırması yönüyle biraz izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bir hadis-i kudside şöyle buyurulur:

“Ben yere göğe sığmadım, ancak mümin kulumun kalbine sığdım.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ II, 165; İmam ı Gazâlî, İhyâ-u Ulûmiddîn, III, 14.)

Yani beni esma ve sıfatlarımla, cemal ve celal tecellilerimle, hikmet ve rahmetimle mahlukat içerisinde en iyi bilen ve tanıyan müminin kalbi oldu.

Bilindiği gibi, ruh basittir yani terkip değildir. Buna göre ruh, akıl, kalp, vicdan bedenin organları gibi müstakil birer varlığa sahip değildirler. Hepsi bir tek şeydir. Ancak, cihetleri farklıdır. Üstad Hazretleri İşaratü’l-İ’caz tefsirinde kalp için şu beyanda bulunur:

"Kalbden maksat, sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir. Ancak, bir lâtife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan, mâkes-i efkârı dimağdır." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 7. Ayetin Tefsiri)

Biz de konumuz icabı olarak açıklamalarımızı ruh üzerinden yapmaya çalışacağız.

Allah, insan bedenini bütün bir kâinattan süzdüğü gibi, onun sultanı olan ruha da bütün sıfat ve esma tecellilerini ihsan etmiştir.

Ruh, kendisine ihsan edilen sıfatlarla Allah’ın sıfatlarının varlığını bildiği gibi, daha başka yönlerden de İlahi marifette ayrı ihsanlara mazhar olmuştur.

Mesela, Allah’ın mekândan münezzeh olmakla birlikte her şeyin yanında hazır olmasının küçük bir misali, ruhun beden içinde bir mekân tutmamakla birlikte, sıfatlarıyla bütün hücrelerin yanında olmasıdır.

Allah’ın zatının, mahiyetiyle değil, ancak esma ve sıfatlarının mahlukattaki tecellileriyle bilinebileceğinin de en açık misali yine insan ruhudur. Ruhun mahiyeti bilinmez, ancak bedendeki icraatlarıyla varlığı bilinir.

Keza, Allah’ın her şeye her şeyden daha yakın olmakla birlikte eşyanın ondan nihayetsiz uzak olmasının da bir misalini ruhta bulmak mümkündür.

Ruh, hayat sıfatıyla organlara ve onlardaki hücrelere kendilerinden daha yakındır. Ama organlar, mahiyetlerinin ruhtan çok farklı olmaları cihetiyle ondan son derece uzaktırlar.

Kâinat Kayyum isminin tecellisiyle ayakta durduğu, varlığını devam ettirdiği gibi, beden de ruh ile ayakta durur. O bedenden ayrıldığı an beden yıkılır ve parçalanma ve çürüme safhasına geçer.

Kâinatta iki ilah bulunsa kâinat fesada gideceği gibi bir bedende de iki ruh bulunsa beden fesada gider.

“Sana ruh hakkında sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.” (İsrâ, 17/85)

Üstad Hazretleri ruhun bir kanun-u emrî olduğunu beyan ediyor. Yani, ruh emir âleminden bir kanundur. Âlemler hakkında yapılan muhtelif sınıflandırmalardan biri de âlem-i emir, âlem-i halk şeklindedir. Tabir caiz ise emir âlemi “idare edenler”, halk âlemi ise “idare edilenler” âlemidir. Bu iki âlem insanda beden ve ruh olarak görülür. Beden halk âleminden, ruh emir âlemindendir.

Emir âleminin merkezi arştır. Beden ruhtan idare edildiği gibi bütün âlemler de arştan idare edilirler. Nitekim arşı, “İlâhî emirlerin meleklere ilk tebliğ edildiği makam” şeklinde tarif ediyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.522
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

denizm

"Mühim bir sırr-ı ehadiyete işaret eder. Şöyle ki: İnsanın nasıl ruhu bütün cesedine öyle bir münasebeti var ki, bütün âzâsını ve eczasını birbirine yardım ettirir. Yani, irade-i İlâhiye cilvesi olan evâmir-i tekvîniye ve o evâmirden vücud-u hâricî giydirilmiş bir kanun-u emrî ve lâtife-i Rabbâniye olan ruh, onların idaresinde, onların mânevî seslerini hissetmesinde ve hâcatlarını görmesinde birbirine mâni olmaz, ruhu şaşırtmaz. Ruha nisbeten uzak, yakın, bir hükmünde; birbirine perde olmaz. İsterse çoğunu birinin imdadına yetiştirir. İsterse bedenin her cüz’ü ile bilebilir, hissedebilir, idare edebilir. Hattâ, çok nuraniyet kesb etmişse, herbir cüz’ü ile görebilir ve işitebilir. " Biraz daha açabilir misiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Burada ruh ile ceset arasındaki ilişki inceleniyor.

Ruh hem nurani, hem maddi kayıt ve engellerden azade, hem bir anda birçok işi karıştırmadan yapabilme ve idare edebilme özelliğine sahiptir.

Ceset ise ruhun tam tersi olarak maddi ve kesif, maddi kayıtlarla engelli, idare etmekten uzak idare edilmeye mahkum bir özelliğe sahiptir.

Ruh bütün bu üstün ve nurani özellikleri ile cesedi tedbir ve idare ediyor. Cesedin bünyesinde çalışan sayısız hücreleri, organları ve azaları tedbir ve idare eder bir işi diğerine engel teşkil etmez uzak yakın birdir az çok eşittir. Aynı anda milyonlarca hücreyi sevk ve idare eder ve bu idarede bir acziyet göstermez.

Ruhun bu muazzam işleri yapabilmesinin arka planında Allah’ın Ehad ve ehadiyet sıfatı tecelli ediyor.

Allah’ın bir ve tek olmasına rağmen bütün kainatı karıştırmadan aynı anda tedbir ve idare etmesi ve bir işin diğerine mani olmaması, her şeyi aynı anda görüp işitmesi ve bunda bir zorluk yaşamaması hep Ehad ve Ehadiyetin bir sırrı bir özelliği oluyor.

Allah’ın bu Ehad ve ehadiyet sırrı insan ruhunda da tecelli ettiği için ruh benzer bir tedbir ve idare işlemeni ceset üstünde gösteriyor. Tabi ruh bunu kendi havl ve kuvveti ile yapıyor değil Allah’ın ehadiyet sırrı ile yapmaktadır. Kainat makro insan cesedi ise mikro Ehad makro kainatta bir tecelli ruhun ceset üstünde benzer bir tecelli göstermesi de mikro tecelli oluyor.

Ruhun esasında, özünde ve derininde İlahi iradenin bir cilvesi hükmettiği için ruh nurani oluyor ve maddi kayıt ve engellerden azade bir özelliğe sahip oluyor. Ruhun bu özelliği Allah’ın ehadiyet sıfatını anlama da güzel bir örnek ve numune teşkil ediyor güneşin tek olmasına rağmen bütün mevcudat üzerinde ısı ve ışığı ile tecelli etmesi gibi...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
denizm

Kainat makro, insan cesedi ise mikro

"Ehad makro kainatta bir tecelli ruhun ceset üstünde benzer bir tecelli göstermesi de mikro tecelli oluyor." Bu cümelede anlam düşüklüğü mü var, anlayamadım?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Mehmet Selim)
Burada aslında işin anlaşılması için biraz da kavramlardan destek alınmaya çalışılmıştır. Demek istenen mana şudur: Kainat ve evren büyük olması hasebiyle Makro ile tavsif edilmiştir. Allah'ın Ehadiyeti makro olan kainatta tecelli ederken, ruh da mikro alem olan bedende aynı özelliğiyle tecelli etmekte ve her tarafı bir anda idare etmektedir. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...