"Sıfatlarının celâlli ve cemâlli tecellileriyle kendini tanıttırır, bildirir." Celâlli ve cemâlli tecelli ne demektir, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Celal: Kelime olarak sonsuz derecede büyüklük, azamet, ihtişam, hiddetlilik gibi manalara gelmektedir.
Celal Cenâb-ı Hakk'ın kahrının ve azametinin tecellisidir. Celal Cenâb-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının cüzlerde ve fertlerde değil, nev'deki ve küllilerdedeki tecellisine denir. Cenâb-ı Hak, birliğine ve vahdaniyyetine delil olacak çok şeyler yarattığından veyâ kendisi ihâtadan âli yani kuşatılmaktan yüksek ve Celil olduğu veya hislerle idrâk edilmekten celil ve münezzeh olduğundan Celâl denir. Yani Allah Zat ve sıfat noktasından nihayetsiz azamet ve haşmet sahibi olduğu için, hiçbir mahluk Allah’ın bu azamet ve haşmetini kuşatarak idrak edemez. İşte bu idrak edememek manası Celal sıfatı ile tabir ediliyor.
Celal isminin her alemde farklı bir tecelli sureti vardır. Mesela insan kalbinde hafv, yani korku şeklinde tecelli eder. Terbiye aleminde cezalandırmak olarak tecelli eder. Ebed aleminde cehennem suretinde tecelli eder vesaire.
Cemal: Kelime olarak sonsuz derecede güzellik, şefkat, ve mükemmellik manalarına gelir.
Cemal, Cenâb-ı Hakk'ın güzellik ve şefkatinin tecellisidir. Cemal, Cenâb-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının cüzlerde ve fertlerdeki tecellisidir. Allah Zat ve sıfat noktasından nihayetsiz azamet ve haşmet sahibi olduğu için, hiçbir mahluk Allah’ın bu azamet ve haşmetini kuşatarak idrak edemez. İşte bu idrak edememesini gidermek için, aynı tecellinin küçük bir model olarak cüzlerde ve fertlerde tecelli etmesine "cemali tecelli" denir. Burada Allah’ın mahlukatına bir tenezzülü ve seviyesine inmesi söz konusudur ki, bu da şefkat ve güzelliğinden ileri geliyor.
Cemal isminin de Celal ismi gibi her alemde farklı bir tecelli sureti vardır. Mesela insan kalbinde reca, yani ümit şeklinde tecelli eder. Terbiye aleminde mükafat olarak tecelli eder. Ebed aleminde cennet suretinde tecelli eder vs...
Bu konuda Üstad şu tespitler yapmaktadır:
اَللهُ Lâfza-i celâli, bütün sıfât-ı kemâliyeyi tazammun eden bir sadeftir. Çünkü Lâfza-i Celâl, Zât-ı Akdese delâlet eder; Zât-ı Akdes de bütün sıfât-ı kemaliyeyi istilzam eder. Öyleyse, o lâfza-i mukaddese, delâlet-i iltizamiye ile bütün sıfât-ı kemâliyeye delâlet eder."
"İhtar: Başka ism-i haslarda bu delâlet yoktur. Çünkü, başka zatlarda sıfât-ı kemâliyeyi istilzam etmek yoktur."
"( اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ ) Bu iki sıfatın Lâfza-i Celâlden sonra zikirlerini icap eden münasebetlerden birisi şudur ki: Lâfza-i Celâlden, celâl silsilesi tecellî ettiği gibi, bu iki sıfattan dahi cemal silsilesi tecellî ediyor."
"Evet, her bir âlemde emir ve nehiy, sevap ve azap; terğib ve terhib, tesbih ve tahmid, havf ve reca gibi pek çok füruat, celâl ve cemâlin tecellîsiyle teselsül edegelmektedir."(1)
"Arkadaş! Cenâb-ı Hakkın sıfât-ı ezeliye âleminde biri celâlî, diğeri cemalî, iki türlü tecellîsi vardır."
"Celâl ile cemâlin sıfât-ı ef’al âleminde tecellîsinden lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder."
"Ef’al âlemine tecellî edince, tahliye تَحْلِيَه ile tahliye تَخْلِيَه, (tezyin ile tenzih) doğar."
"Âsâr ve a’mâl âleminden âlem-i âhirete intıba’ edince, lütuf cennet ve nur olarak, kahır da cehennem ve nar olarak tecellî eder."
"Sonra âlem-i zikre in’ikâs edince, biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır."
"Sonra âlem-i kelâmda tecellî edince, kelâmın emir ve nehye taksimine sebep olur. Sonra âlem-i irşada intikal edince, irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzara taksim eder."
"Sonra vicdana tecellî edince, reca ve havf husule gelir."
"Sonra irşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara sülûk edilsin, havf ile de eğri yollara gidilmesin; ne Allah’ın rahmetinden me’yus, ne de azabından emin olunsun."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. İşaratü'l-İcaz, Fatiha Suresi.
(2) bk. a.g.e., Bakara Suresi, 6. Ayet Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü