"Şu ayet ise, ona mukabil, bak, ne kadar ulvi, latif ve güzel ve ebede kadar yırtılmayacak, Hanîfen Müslimen destgâhında dokunacak bir hulleyi gösteriyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte beşerin mühim terakkiyatından ve keşfiyatındandır ki bir maddeyi bulmuş ateş yakmayacak ve ateşe dayanır bir gömlek giymiş. Şu ayet ise ona mukabil bak ne kadar ulvi, latif ve güzel ve ebede kadar yırtılmayacak حَنٖيفًا مُسْلِمًا tezgâhında dokunacak bir hulleyi gösteriyor."(1)
Bu ifadede nasıl ateşe dayanıklı elbiseleri, dünyanın teknik tezgâhında dokumak mümkünse, cehennemin ateşine dayanıklı, yani cehennem ateşinden kurtaracak elbiseler de ancak peygamberlerin manevi tezgâhında dokunur, denilmiş oluyor.
Evet, insanı cehennemden kurtaracak, ancak din ve iman elbisesidir ki, bunun dokunduğu tek tezgâh "hanef" kökünden gelen İslam ve Müslümanlık elbisesidir. Hazret-i Âdem (as) ile başlayıp Peygamber Efendimiz (asm) ile son bulan peygamberlik müessesesinin umumi ve müşterek iki isminden birisi Hanif, diğeri ise Müslümanlıktır. Üstad Hazretlerinin burada "Hanîfen Müslimen tezgâhı" demesi, bu müşterek noktaya ve manaya işaret içindir.
(1) bk. Sözler, Yirminci Söz İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Hanifen Müslimen Kurani bir tabirdir: Al-i İmran Suresi 67. Ayette geçen ayetin meali şudur: İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi.(Diyanet Meali) Kur'an'da Hz. İbrahim'in Yahudi veya Hıristiyan olmadığı, "hanif" bir dine mensup olduğu kesin olarak ifade edilmektedir. "Hanif" kelimesi, "Allah'ın emrine teslim olup, Allah'ın dininden hiçbir konuda yüz çevirmeyen, ihlaslı kişi" anlamını taşımaktadır. Hz. İbrahim'in "hanif" olarak vurgulanan özelliği, Allah'a bir ve tek olarak iman etmesi ve teslim olmasıdır. Başka bir ayette ise Rabbimiz, Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. İbrahim'in dinine uymasını emretmektedir: Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi." (Nahl Suresi, 123) Yüce Allah, Kuran'da insanlardan hanif (Allah'ı birleyen) olarak dine yönelmelerini istemektedir. İnsanın fıtratının hanif olmaya ve Rabbimiz'e hiçbir şeyi ortak koşmamaya uygun olduğunu Yüce Allah açık bir şekilde vurgulamaktadır: Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 30) Ayrıca birçok ayetten de anlaşıldığı üzere, "hanif" kelimesi ile ifade edilen Hz. İbrahim'in dini, özünde İslam ile aynıdır. Zaten bütün hak dinler, bozulmamış halleriyle temelde bir ve tek İlah olan Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak üzerine kuruludur. Bu hak din, Hz. İbrahim'den sonra oğulları, torunları ve onun soyundan gelen diğer salih insanlar tarafından ayakta tutulmuştur. (H.Y. Hanif Bir Müslüman: Hz. İbrahim) Hanîf kavramı Kur'an'daki anlamıyla hadislerde de yer alır. İbn Abbas'tan rivayet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber'e, "Allah katında hangi din daha makbuldür?" diye sorulduğunda. "Kolaylaştırılmış Hanîflik" demiştir {Müsned, î, 236, Buhârî, "îmân", 29 [bab başlığında]). Resûl-i Ekrem'in, "Allah katında hak din İslâm'dır" (Âl-i imrân 3/19) ve. "Sizin İçin din olarak İslâm'ı seçtim ve ondan razı oldum" (el-Mâide 5/3) mealindeki âyetlere ters düşecek bir beyanda bulunması mümkün değildir. Bu sebeple "kolaylaştırılmış Hanîflik" ifadesiyle İslâm'ı kastetmiştir (Çakan, 1, 148-153). Buhârî'de yer alan başka bir rivayete göre Zeyd b. Amr b. Nüfey! hakiki dini aramak amacıyla Şam'a gitmiş, rastladığı bir yahudi ve bir hıristiyan âlimine dinlerini sorup beklediği cevabı alamayınca kendilerine hangi dini önerdiklerini sormuş, onlar da Hanîfliği tavsiye etmişler; Hanîfliğin İbrahim'in dini olduğunu, onun yahudi ve hıristiyan olmadığını, sadece Allah'a kulluk ettiğini belirtmişlerdir (Buhârî, "Menâkıbü'l enşâr", 24). Hz. Peygamber'in. "Allah, 'kullarımın hepsini hanîf olarak yarattım buyurdu" [Müsned, IV, 162, Müslim, "Cennet", 63) mealindeki hadisiyle. "Ben Yahudilik ve Hıristiyanlık'la değil kolaylaştırılmış Hanîflik'le gönderildim" {Müsned, V, 266; VI, 116, 233) hadisi birlikte düşünüldüğünde Hanîfliğin, bütün peygamberlerin tebliğlerinde ortak olan ilkeleri ifade ettiği ve İslâm'ın da bu ilkeleri yaşatan bir din olduğu, Hz. İbrahim gibi Hz. Muhammed'in de aynı dini tebliğ ettiği sonucuna varılır. Bundan dolayı hanîf kelimesi İslâmî literatürde Kur'an'daki anlamıyla ve müslim kelimesinin eş anlamlısı olarak. Hanîfiyye de Hz. İbrahim'in dinini ifade için kullanılmıştır. (Diyanet Ansiklopedisi) Bütün bu açıklamalardan Sonra Üstadın Hz. İbrahim (a.s.) mucizesi beyanında "Hanîfen Müslimen destgâhında dokunacak bir hulle" tabiri ne kadar beliğ ve yerinde olduğu anlaşılır. Risale-i Nurun Kuran ve hadislerin hakkiki bir tefsiri olduğu ortaya çıkar.