"Umum mertebeler üstüne gelerek, o mertebelere çıkanları irşad ederek,.." Umum mertebeler üstüne gelmesi ne demektir? O mertebelere çıkmak derken, iman mertebeleri mi kastediliyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, Kur'ân, bu kâinat Hâlık-ı Zülcelâlinin kelamı olarak rububiyetinin mertebe-i âzamından çıkarak, umum mertebeler üstüne gelerek, o mertebelere çıkanları irşad ederek, yetmiş bin perdelerden geçerek, o perdelere bakıp tenvir ederek, fehim ve zekâca muhtelif binler tabaka muhataplara feyzini dağıtıp ve nurunu neşrederek, kabiliyetçe ayrı ayrı asırlar, karnlar üzerinde yaşamış ve bu kadar mebzuliyetle manalarını ortaya saçmış olduğu hâlde, kemal-i şebâbetinden, gençliğinden zerre kadar zayi etmeyerek, gayet taravette, nihayet letafette kalarak, gayet suhuletli bir tarzda, sehl-i mümteni bir surette, her âmiye anlayışlı ders verdiği gibi, aynı derste, aynı sözlerle, fehimleri muhtelif ve dereceleri mütebayin pek çok tabakalara dahi ders verip ikna eden, işbâ eden bir kitab-ı muciznümânın hangi tarafına dikkat edilse, elbette bir lem'a-i i'câz görülebilir." (Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule)

Buradaki "umum mertebeler", öncelikle esma-i ilahiyenin tecelli mertebeleri olmakla birlikte insanların, cinlerin ve meleklerin çıkabileceği en yüksek makam ve mevkiye de işaret etmektedir ve Kur’an hepsinin üstünde ve onların mürşidi konumunda olduğunu beyan buyurmaktadır. Her mertebe Kur’an mertebesinin altındadır ve onun tilmizi olmakla o makama ermiştir.

Buradaki mertebeyi iman mertebesi olarak değil, irşad ve ilim mertebesi olarak anlamak daha yerinde olur. Çünkü Kur’an iman eden değil, iman edilendir. Hiç kimse Kur’an gibi, imana dair meseleleri izah ve irşad edemez demektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Kullanıcı

"Elhasıl: Nasıl Elhamdü lillâh gibi bir lâfz-ı Kur’ânî okunduğu zaman, dağın kulağı olan mağarasını doldurduğu gibi, aynı lâfız, sineğin küçücük kulakçığına da tamamen yerleşir. Aynen öyle de, Kur’ân’ın mânâları, dağ gibi akılları işbâ ettiği gibi, sinek gibi küçücük, basit akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder."


'Dağ gibi akıllar' ile kastedilen başta peygamberler sonra Sahabeler vs 'dir. Sinek gibi akıllar ise onların yüce aklına, istikametine mukabil bizim gibi insanlardır veya ehli imandır, diye anladım.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...