Âyetü'l-Kübra Risalesi olan Yedinci Şua'da; Birinci Makam'ın Altıncı Mertebesi adlı bölümün, Birincisi ve İkincisi diye başlayan kısımları izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Birincisi: Hiçbir cihetle serseri tesadüfe ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata havalesi mümkün olmayan, hiçten hakîmâne icad ve san'atperverâne ibdâ ve ihtiyarkârâne ve alîmâne halk ve inşa ve yirmi cihetle ilim ve hikmet ve iradenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve ihyâ etmek hakikatidir ki, zîruhlar adedince şahitleri bulunan bir burhan-ı bâhir olarak, Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun vücub-u vücuduna ve sıfât-ı seb'asına ve vahdetine şehadet eder."(1)
Bu paragrafta ruh ve hayat verme fiillerinin tesadüf ve sebeplere havale edilmesinin imkansızlığı vurgulanıyor.
Hayat bütün kainat fabrikasının çarklarının işlemesinden hasıl olan cami ve hülasa bir sanattır. Mesela; bir arının hayatının oluşması için, bütün kainat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas sistem ve düzen, uyumlu ve ölçülü bir şekilde beraber hareket etmeden arının hayatı oluşamaz. Bu yüzden arının hayatının teşekkülü için, bütün kainat ve kainattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse hayat oluşmaz ve devam etmez.
Güneş olmasa hayat olmuyor, su olmasa yine olmuyor, toprak olmasa yine olmuyor, yıldız ve galaksiler sistemli ve dengeli hareket etmeseler yine hayat olmuyor. Zira bir yıldız zerre kadar yörüngesini şaşırsa, bütün kainat fabrikasını yerle bir edecek.
Demek çok uzakta hayattan alakasız gibi duran bir yıldızın da hayata bir katkısı ve müdahalesi vardır. Bu da gösteriyor ki; hayat bütün kainattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve, bir neticedir. Küçük bir arı hayat sayesinde bütün kainatla alakadar olup, bütün sebeplerin bir muhassalası, bir neticesi oluyor. Demek arıya hayatı veren Zat kimse, bütün kainata ve sebeplere de hükmeden Zat O'dur.
İşte hayatın üstündeki bu mühür ve imza, kati bir şekilde sanatkarı olan Allah’ın varlığını ve birliğini ispat ettiği gibi, Allah’ın her şeyin yanında isim ve sıfatları ile hazır ve nazır olduğunu da kati bir surette gösteriyor. Hayat kimin ise, hayata kaynaklık eden kainat da O'nundur.
"İkincisi: O hadsiz masnularda birbirinden simaca farikalı ve şekilce ziynetli ve miktarca mizanlı ve suretçe intizamlı bir tarzdaki temyizden, tezyinden, tasvirden öyle azametli ve kuvvetli bir hakikat görünür ki, Kàdir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şeyden başka hiçbir şey, bu her cihetle binlerle harikaları ve hikmetleri gösteren ihatalı fiile sahip olamaz ve hiçbir imkân ve ihtimali yok."(2)
Allah’ın sanatlarının sima ve suret olarak birbirlerinden farklı olmaları ve her bir sanatın şekil noktasından mükemmel ve estetik olması ve her sanatın mükemmel bir ölçü ve tartı ile yaratılması ve hepsinin mükemmel bir intizam içinde olması, kati bir surette sanatkarlarının tesadüf ya da kör, sağır ve şuursuz sebeplerin işi olmadığını ilan ve ispat eder. Allah’ın varlığını ve birliğini kör gözlere ispat eder.
Burada temyiz, tezyin, tasvir gibi fiillerin sanatkarına olan işaret ve ispatı işleniyor. Malum fiil ile fail arasında zaruri bir bağlantı vardır. Öyle ise her bir fiil failine kati delalet ve işaret eder. Burada da temyiz, tezyin, tasvir gibi fiiller, Allah’ın hem varlığına hem de isimlerine işaret ve delalet ediyor.
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü