"Bir zatın vücudunu ihsas eden en zahir, en kuvvetli eser, tekellümüdür." cümlesi ile "Tekellümden daha zahir bir tarzda fiilen isteyen ve hâl diliyle bildiren..." ifadesi zahiren zıt değil mi?
- Risale-i Nur'a göre Allah'a en zahir en kuvvetli delil nedir?
- Tekellüm mü, Fiili ve Hali deliller olan eserler midir?
Değerli Kardeşimiz;
"Bir zatın vücudunu ihsas eden en zâhir, en kuvvetli eser, tekellümüdür. Bir zâtın kelâmını işitmek, bin delil kadar vücudunu, belki şuhud derecesinde, ispat ettiği nokta-i nazarda,.." (Lem'alar, Yirmi Sekizinci Lem'a, Altıncı Nükte)
"Eserleriyle gizli kemâlâtını bildirmek, kavilden ve tekellümden daha zâhir bir tarzda fiilen isteyen ve hal diliyle bildiren bir Zât, perde-i gayb tarafında bulunduğu bilbedahe anlaşılıyor." (Şualar, Yedinci Şuâ, Âyetü'l-Kübra)
Bu iki metin arasında herhangi bir çelişki yoktur. Şöyle ki;
Tekellüm yani vahiy ve ilhamlar; Allah'dan veya elçilerinden işiten ve nurun tecellisine mazhar olan için en zahir ve en kuvvetli delildir. Ama bizzat mazhar olmayan için ise fiili eserler, o tekellümi delilden daha zahir ve kuvvetlidir.
"Çünkü, nasıl bir şeyde görmek varsa hayatı da var; işitmek varsa hayatın alâmetidir; söylemek varsa hayatın vücuduna işaret eder; ihtiyar, irade varsa hayatı gösterir." (Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Nükte)
Ayrıca bir zatın vücuduna delalet ayrıdır, kemalatına delalet ayrıdır. Tekellüm, bir zatın vücuduna yani varlığına en zahir delildir. Fiili eserler ise bir zatın kemalatına en zahir delildir.
"Bu kitab-ı kebîr-i kâinatın Nakkaş-ı Ezelîsi, bu kâinatla ve bu kâinatın her bir sayfasıyla ve her bir satırıyla, hatta harfleri ve noktalarıyla kendini tanıttırmak ve kemâlâtını bildirmek ve cemâlini göstermek ve kendisini sevdirmek için, en cüz’îden en küllîye kadar her bir mevcudun müteaddit lisanlarıyla cemâl-i kemâlini ve kemâl-i cemâlini tanıttırıyor ve sevdiriyor." (Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Üçüncü Nükte)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü