Dokuzuncu Hakikat'te, Bab-ı İhya ve İmate’nin İsm-i Kayyum’la münasebetini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İhya; hayat verme; imate ise ölümü verme fiilidir. Bu İlâhî fiillerin icra edilmesiyle Muhyi (hayatı veren) ve Mümit (ölümü veren) isimleri tecelli eder. Yeryüzünde hayat sahiplerinin yaratılmasıyla birlikte Rezzâk, Rahmân, Rahîm, Şâfi gibi nice isimler de tecelli ederler. Cenâb-ı Hakk’ın cemal ve kemaline ayna olan bu canlı varlıklar, bu kâinatın yaratılışına sebep oldukları gibi, devam etmesine, ayakta durmasına da sebeptirler. Buna göre, Kayyum ismiyle Muhyi ismi arasında yakın bir alâka vardır.
Beden ruhla kıyam bulduğu ve devam ettiği gibi, bu âlemin ayakta durması, varlığını devam ettirmesi de hayata hizmeti içindir. Şu muhteşem kâinat milyonlarca sene sadece bitkilere hizmet etmiş, o günkü ağaçların, çiçeklerin yarı canlı dediğimiz noksan hayatları bile âlemin devamına sebep olabilmiştir. Daha sonra hayvanlar, en sonunda da insanlar yaratılmıştır.
İnsanın yaratılmasıyla yeryüzündeki hayat kemalini bulmuştur. Ahirete tarla olarak yaratılan dünya, insanların iman ve küfürleriyle, ibadet ve isyanlarıyla, adalet ve zulümleriyle ahiret âlemine sürekli olarak mahsul göndermiştir. İmtihan süresi dolan insanlar imate (ölümü verme) fiiliyle bu dünyadan berzah âlemine sevk edilmişler yerlerine yeni insanlar aynı salona alınmışlar, aynı imtihana tâbi tutulmuşlardır. Kâinat bu imtihan süresi tamamlanıncaya kadar “Kayyum” isminin tecellisiyle ayakta duracak, dünya cennet ve cehennem meyveleri vermeye devam edecektir.
“... Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (asm) nuru çıksa, gitse; kâinat vefat edecek. Eğer Kur'an gitse, kâinat divane olacak ve Küre-i Arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.”(1)
(1) bk. Lem’alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Nükte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İbrahim Hakkı Marifetnamesi'nde meseleyi şöyle nakleder: "Allah'ın emriyle felekler ve yıldızlar hareket edip dört unsur, (ateş, hava, su ve toprak) birbirlerine karışır ve birleşir. Bu karışım ve birleşmeden önce madenler meydana gelir. Bundan da bitkiler, maden ve bitkilerin birleşmesinden de hayvanlar meydana gelir ve hayvan soyu kemalini, en uygun şeklini bulunca insan hasıl olur." (Hakkı, İ., Marifetname, s.29).
El-Cahız, İhsan-üs-Safa, İbn-i Miskeveyh, Nizam-i Aruzi Semerkandi, Nasır-ı Tusi, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Muhammed Kazvini, İbn-i Haldun, Kınalızade Ali Efendi, Abdü'l-Kadir-i Bidil gibi İslam alimleri ve felsefeciler, bu konuyla alakalı olarak, ufak tefek ifade farklılıklarının ötesinde, esasta aynı manaları tekrar ettikleri için, onların görüşlerine yer vermeye gerek görmedik.