"Hangi müsrifle görüşsen, şekvalar işiteceksin. Ne kadar zengin olsa da yine dili şekva edecektir. En fakir, fakat kanaatkâr bir adamla görüşsen, şükür işiteceksin." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, hangi müsrifle görüşsen, şekvalar işiteceksin. Ne kadar zengin olsa da yine dili şekva edecektir. En fakir, fakat kanaatkâr bir adamla görüşsen, şükür işiteceksin." (Lem'alar, On Dokuzuncu Lem'a, Haşiye)
İsraf içinde yaşayan adam sürekli şikâyet eder, sürekli lanet okur ve sürekli yetersizlik ilanında bulunur. Hep fazlasını arzu eder, bir türlü mutlu ve tatmin olamaz.
Kanaatkâr adam ise sürekli şükreder, sürekli rahmet okur ve sürekli tatminlik içindedir. Her zaman elindeki ile yetinmesini bilir ve daima mutlu ve mutmaindir.
Kanaat hakkında Yirmi İkinci Mektub'un İkinci Mebhas'ında şöyle buyurulur:
"Ehl-i kanaat ile ehl-i hırs, iki şahsa benzer ki, büyük bir zatın divanhanesine giriyorlar. Birisi kalbinden der: 'Beni yalnız kabul etsin; dışarıdaki soğuktan kurtulsam bana kâfidir. En aşağıdaki iskemleyi de bana verseler lütuftur.'"
"İkinci adam, güya bir hakkı varmış gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecburmuş gibi, mağrurane der ki: 'Bana en yukarı iskemleyi vermeli.' O hırsla girer, gözünü yukarı mevkilere diker, onlara gitmek ister. Fakat divanhane sahibi onu geri döndürüp aşağı oturtur. Ona teşekkür lazımken, teşekküre bedel kalbinden kızıyor. Teşekkür değil, bilâkis hane sahibini tenkit ediyor. Hane sahibi de ondan istiskal ediyor."
"Birinci adam mütevaziâne giriyor, en aşağıdaki iskemleye oturmak istiyor. Onun o kanaati, divanhane sahibinin hoşuna gidiyor. 'Daha yukarı iskemleye buyurun!' der. O da gittikçe teşekküratını ziyadeleştirir; memnuniyeti tezayüd eder."
"İşte, dünya bir divanhane-i Rahman’dır. Zemin yüzü bir sofra-i rahmettir. Derecat-ı erzak ve merâtib-i nimet dahi iskemleler hükmündedir."
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü