İhya, idare, terbiye ve iaşe için ordunun "Bütün şuunatıyla ihata eden bir ilm-i muhitin" olması niçin icap ediyor?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte, hiç mümkün müdür ki, şu ihya ve idareye ve şu terbiye ve iaşeye, o orduyu bütün şuunatıyla ihata eden bir ilm-i muhitin ve o orduyu bütün levazımatıyla idare eden bir kudret-i mutlakanın sahibinden başkası karışabilsin, müdahale edebilsin, onda hissesi olsun? Yüz binler defa haşa!" (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam, Altıncı Kelime)
Nur Risalelerinde bir başka vesileyle “ata et, ite ot” verilmediğinden söz ediliyor. Bunu meselemize şöyle tatbik edebiliriz. Bütün canlıların çok farklı şuunatından birisi de her birinin acıkması ve yeme ihtiyacı duymasıdır. Yine her canlının rızkı, onun ağız yapısından mide yapısına kadar her şeyine uygun olarak verilmektedir. Buna göre canlılar ordusunu beslemek için bütün canlı türlerini bütün fertleriyle ve bütün hâsiyetleriyle bilmek gerekir ki, her birine uygun rızık verilsin.
Bir başka derste Üstad'ımız küre-i arz eczanesinde bütün dertlerin dermanlarının bulunduğunu kaydeder. Bütün canlı türlerinin her çeşit hastalıklarının devası bu eczanede hazırlanmıştır. İnsanlar bu devaları ilmî araştırmalarla bulurken, hayvanlar âleminde ilmin yerini ilham alır. Her canlı derdinin devası olacak şeyi mesela bir otu o ilahi ilhamla bulur.
"Kedi gibi bazı hayvan, gözü kör olduğu vakit, o sevk-i kaderî ile gider, gözüne ilâç olan bir otu bulur, gözüne sürer, iyi olur." (Mektubat, 28. Mektup, Birinci Mesele)
Aslında hepimizin hayatında sebebini anlayamadığımız inayet ve yardımlar vardır. Bu gibi durumlar Allah’ın hususi bir ikramı, bir inayetidir. Kedinin gözünün iyileşmesi de hususi bir inayettir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü