"İkinci menba olan yüsr-ü vahdet: Yani, birlik usulüyle, bir merkezde, bir elden, bir kanunla olan işler, gayet derecede kolaylık veriyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Vahdet; birlik demektir, zıddı kesrettir. Cenab-ı Hak kesretli mahlukata bir vahdet verip onları bir tek şey hâline getirmekte ve öylece tasarrufta bulunmaktadır. Güneş'in sekiz gezegenleri kesreti ifade eder, bunlar vahdete erdirilmiş ve bir tek şey olarak ifade edilmişlerdir: Güneş sistemi.
Keza, insan bedenindeki yaklaşık yüz trilyon hücre de kesrettir. Bunlar bir ruhun emrine verilmekle vahdete ermişler ve bir beden olarak kendilerini göstermişlerdir.
Burada, bir noktayı ehmmiyetle dikkate almamız gerekiyor:
"Kudret-i İlahiyeye nisbeten en büyük şey, en küçük şey kadar kolaydır. Bir nevin umum efradıyla icadı, bir fert kadar külfetsiz ve rahattır. Cenneti halk etmek, bir bahar kadar kolaydır. Bir baharı icad etmek, bir çiçek kadar rahattır." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.)
Allah’ın sonsuz ve mutlak kudreti için kolaylık ve zorluk düşünülemez. Eşyayı vahdet kanunuyla bir merkezden idare etmekle, her varlığı ayrı ayrı idare etmek arasında o kudret için hiçbir fark yoktur. Ancak, Allah’ın sünnetullah denilen ilahi âdetleri vardır. Bunlardan birisi de vahdetle iş görmesidir.
"Şu kâinatın Sânii, Vâhid-i Ehad olduğu için, vahdetle iş görür. Ve vahdetle iş gördüğü için, bütün eşya bir tek şey kadar kolay olur." (bk. age.)
Bütün eşyayı vahdetle iş görerek bir şey gibi kolay yaratmakta ve idare etmektedir.
Allah’ın tecezzi ve inkısam etmeden her şeye aynı kolaylıkla teveccüh eden sonsuz kudreti için şöyle yahut böyle yaratmanın kolaylık ve zorluk noktasında hiçbir farkı yoktur. Şu da var ki, Allah’ın o sonsuz kudreti hikmet üzere icraat yapmaktadır. Mesnevi-i Nuriye’de geçen şu hakikat dersi bu noktada çok mühimdir:
"Kezalik kudretin levazımı ile hikmetin levazımı bir değildir. Birisine ait levazımatı ötekisinden taleb etmek hatadır." (Mesnevi-i Nuriye, Katre'nin Zeyli)
Üstad'ımızın vahdetteki kolaylık için verdiği çok ehemmiyetli misali bu meseleye tatbik edelim: Şöyle ki,
"Hem bir ağacın meyvelerine, vahdet noktasında bir merkeze, bir kanuna, bir köke istinaden madde-i hayatiye verilse, binler meyveler, tek bir meyve gibi kolay olur..." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.)
Allah’ın kudreti her bir çekirdekten sadece bir meyve çıkarıp çekirdekler sayısınca ağaçlar yapmaya da yeter.
Allah’ın kudreti sonsuz olmakla birlikte, “hikmeti kudretini takyid ve tahdid” etmekte ve bir çekirdekten yüzlerce meyve ve binlerce çekirdek yaratmaktadır.
Bu hakikat, Şualarda şöyle ders verilmektedir:
"Kâinatta tasarrufları görünen ef’al-i Rabbaniyenin ıtlak ve ihata ve nihayetsiz bir Sûrette zuhurlarıdır. Ve o fiilleri takyid ve tahdid eden, yalnız hikmet ve iradedir ve mazharların kabiliyetleridir." (Şualar, Yedinci Şua)
Aksi olsaydı, bir meyve ağacının bütün çekirdeklerine ağaç olma imkânı verilseydi o ağaçlar yeryüzünü bütünüyle kaplardı ve başkalarına yer kalmazdı. Kaldı ki, ağaçların şu hazır hal üzere yaratılmaları kudret noktasında da ayrı bir azameti teşhir etmektedir. Şöyle ki:
Bir çekirdekten çıkan ağacın kökünü, gövdesini, yaprak ve çiçeklerini ve nihayet bütün meyvelerini bir yana bırakarak sadece o meyvelerin çekirdeklerine nazar ettiğimizde hayretle görürüz ki, başlangıçtaki o bir tek çekirdek şimdi binlerce çekirdek olmuştur. Bu ise büyük bir kudret mucizesidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü