"İnsanların büyük bir kısmı, ihtiyarı ile küfrü kabul ve tekâlif-i İlahiyeyi reddetmişlerse de teklifin bazı nevilerinden süzülen terbiyevî, ahlâkî..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Amma insanların büyük bir kısmı, ihtiyarıyla küfrü kabul ve tekâlif-i İlâhiyeyi reddetmişlerse de, teklifin bazı nevilerinden süzülen terbiyevî, ahlâkî vesaire güzel şeyleri aldıklarından, teklifin o nevilerini zımnen ve ıztıraren kabul etmiş bulunurlar. İşte bu itibarla, kâfirin her sıfatı ve her hali kâfir değildir."(1)
Semavî dinlerin getirdiği itikad, ibadet ve ahlak esasları, insanlığın teşkil etmiş olduğu medeniyetin temel taşları hükmüne geçmiş. İnsanlık bu esaslar üzerinden tekemmül etmiş ve medenileşmiştir. İnsanların ekseriyetinin semavî dinlere tam iman etmemiş olması bu hakikati değiştirmez.
Bu yüzden, semavî dinler inananlara da inanmayanlara da hem rahmet olmuş hem de medeniyet kurmalarında temel bir esas olmuştur.
“İslâmiyet, bütün insanlara bir nur, bir rahmettir. Kâfirler bile onun rahmetinden istifade etmişlerdir.” (Mesnevi-i Nuriye)
Kur’an son İlâhî kitap, Hz. Muhammed (a.s.m.) son peygamber olduğuna göre, bütün insanlık âlemi “iman, hidayet, ibadet ve ahlâk” dersini İslam’dan alacaktır.
Bu sebeple kâfirlerin her sıfatının kâfir olması gerekmiyor. Kâfirlerde de İslam sıfatları bulunabiliyor.
Mesela, dürüst ve doğru bir tüccarın inancı ve dini ne olursa olsun, dürüstlüğü ve doğruluğu İslam sıfatıdır.
Şayet semavî dinler gelmemiş olsa idi, insanlık hayvanlıktan, vahşilikten öteye geçemeyeceklerdi. İnsanları kemale erdirip medenileştiren temel unsur peygamberler ve onların getirmiş olduğu semavî dinlerdir.
Allah’ın insanlığa sunmuş olduğu "teklif"in üç yönü bulunuyor. Birisi iman, birisi ibadet, birisi de güzel ahlaktır. Kâfirler her ne kadar iman ve ibadeti kabul etmemiş olsalar da güzel ahlakı zımnen kabul ettikleri için, hayvaniyet ve vahşilikten de kısmen kurtulmuş oluyorlar.
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 26-27. Ayetlerin Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü