Kur’ân'da "Güneş döner." deniyor; lakin gerçek ise tam aksine görünüyor. Risalelerde bir açıklama var mıdır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Güneş de bir delildir onlara, akar gider yörüngesinde... O azîz ve alîmin (o üstün kudret sahibinin ve her şeyi bilenin), yaratması böyle olur işte!" (Yasin, 36/38)

Âyet-i Kerîmede devretme yerine cereyan etme, akıp gitme ifadesinin kullanılması çok dikkat çekicidir. Tecri, cereyan eder, akıp gider demektir. Ancak, o devirlerde Güneş'teki bu hareketlik ve ayrıca Güneş'in de bağlı olduğu galaksi içindeki hareketleri bilinmediğinden ayet-i kerime Güneş'in dünya etrafında döndüğü şeklinde anlaşılmıştır.

Kur’ân’ın muhataplarına vermek istediği asıl ders şudur:

Kâinatın tümünde mükemmel bir nizam vardır. Bu kusursuz nizam, kâinatın sahibinin bir olduğunu gösterir. Bunun misallerinden biri de Güneş'in hareketidir.

Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:

"Meselâ Güneş'e der, 'Döner bir siracdır, bir lâmbadır.' Zira, Güneş'ten, Güneş için ve mahiyeti için bahsetmiyor. Belki bir nevi intizamın zembereği ve merkezi ve intizam ve nizam ise Sâniin âyine-i marifeti olduğundan bahsediyor."

"Evet, der, اَلشَّمْسُ تَجْرِى Yani, 'Güneş döner.' Bu 'döner' tabiriyle, kış ve yazın, gece ve gündüzün deverânındaki muntazam tasarrufât-ı kudreti ihtar ile azamet-i Sânii ifham eder. Bu 'dönmek' hakikati ne olursa olsun, maksud olan, mensuc, meşhud intizama tesir etmez."(1)

Kâinatta hiçbir şey sabit değildir. Dünya kendi etrafında döndüğü için, Güneş'i Dünya'nın etrafında dönüyormuş gibi zannederiz. Güneş de sabit değil; ona da kendi ekseni etrafında dönmektedir, ama bunu gözle göremeyiz. Dünya Güneş'in etrafında dönerken, Güneş de Samanyolu galaksisinin merkezinin etrafında döner. Samanyolu galaksisi de sabit değil. Bütün kâinat muntazam bir hareket ile belli bir hedefe gitmektedir.

1) bk. Sözler, On Dokuzuncu Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Mehdinintalebesi

Bu soruyla ilgili güneşin döndürülmedigini Dünya'nın döndürüldüğünü Peygamberimiz belagatlı bir şekilde açıklamıştır. Lemalarda şöyle bir yer gecmekte.

Eski Kozmoğrafya nazarında Güneş gezer. Güneş'in her otuz derecesini, bir burç tabir etmişler. O burçlardaki yıldızların aralarında birbirine rabtedecek farazî hatlar çekilse, bir tek vaziyet hasıl olduğu vakit, bazı esed (yani arslan) suretini, bazı terazi manasına olarak mizan suretini, bazı öküz manasına sevr suretini, bazı balık manasına hut suretini göstermişler. O münasebete binaen o burçlara o isimler verilmiş. Şu asrın Kozmoğrafyası nazarında ise, Güneş gezmiyor. O burçlar boş ve muattal ve işsiz kalmışlar. Güneş'in bedeline Küre-i Arz geziyor. Öyle ise o boş, işsiz burçlar ve yukarıdaki muattal daireler yerine, yerde Arz'ın medar-ı senevîsinde küçük mikyasta o daireleri teşkil etmek gerektir. Şu halde büruc-u semaviye, Arz'ın medar-ı senevîsinde temessül edecek. Ve o halde Küre-i Arz her ayda büruc-u semaviyenin birinin gölgesinde ve misalindedir. Güya Arz'ın medar-ı senevîsi bir âyine hükmünde olarak, semavî burçlar onda temessül ediyor.
İşte bu vechile Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, sâbıkan zikrettiğimiz gibi bir defa ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺜَّﻮْﺭِ, bir defa ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺤُﻮﺕِdemiş. Evet mu'ciz-ül beyan olan lisan-ı nübüvvete yakışır bir tarzda gayet derin ve çok asır sonra anlaşılacak bir hakikata işareten bir defa ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺜَّﻮْﺭِdemiş. Çünki Küre-i Arz, o sualin zamanında Sevr Burcu'nun misalinde idi. Bir ay sonra yine sorulmuş, ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺤُﻮﺕِdemiş. Çünki o vakit Küre-i Arz, Hut Burcu'nun gölgesinde imiş.
İşte istikbalde anlaşılacak bu ulvî hakikata işareten ve Küre-i Arz'ın vazifesindeki hareketine ve seyahatına îmaen ve semavî burçlar, Güneş itibariyle muattal ve misafirsiz olduklarına ve hakikî işleyen burçlar ise, Küre-i Arz'ın medar-ı senevîsinde bulunduğuna ve o burçlarda vazife gören ve seyahat eden Küre-i Arz olduğuna remzen ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺜَّﻮْﺭِ ﻭَﺍﻟْﺤُﻮﺕِdemiştir.
Lemalar - 93

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...