"Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır. Muzaaf iştiyak, muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekemmülâtına göre, merâtib-i muhabbet, merâtib-i esmaya göre inkişaf eder." ifadesini izah eder misiniz? Bütün esmaya muhabbet, her insan için söz konusu mudur?
Değerli Kardeşimiz;
Marifette, yani Allah’ı tanımada, en kuvvetli ve selametli yol, mahlukat üzerinde Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini okumak ve tahkiki imanı elde etmektir. Muhabbete sebep olan eserlerdeki güzellik ve mükemmellikler, onların asıl kaynağı olan isim ve sıfatlara, isim ve sıfatlar da Zat-ı Akdes'ine intikal ettirir. Yani önce eserler üzerindeki tecelliler okunur, sonra isimler, sonra sıfatlar, en sonunda Zat-ı Akdes’e intikal edilir.
Semadaki acip yıldızları, yerdeki müzeyyen çiçekleri, denizlerdeki mütenevvi balıkları, son derecede intizam içinde olan bu muhteşem kâinatı ibretle mütalaa eden insan; ilim, irade ve kudret sahibi bir yaratıcısının olduğunu akıl gözüyle görür.
"Basar masnuatı görüp de basiret Sânii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer..." (Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale)
Bir köyün muhtarsız, bir iğnenin ustasız ve bir harfin kâtipsiz olmayacağını bilen bir insan, eserden müessiri görür ki; buna bürhan-ı inni denilir.
Bir mimarda bulunan mimarlık sanatı onu bir eser yapmaya sevk edecektir. O sanat, o eserin vücut bulacağına bir delildir. İşte bu delile de bürhan-ı limmi denilir. Cenab-ı Hakkın Rezzâk olması rızkın yaratılmasına, keza Muhyi olması hayatı vermesine, Hâlık olması da mahlukatı yaratmasına bir delildir.
İnsanların ekserisi eserden müessire doğru gittikleri için, doğrudan Allah’ın zatına intikal etmeleri çok zordur.
İman ve marifette, çekirdekten ağaca kadar, hadsiz mertebeler olduğu gibi, muhabbette de hadsiz dereceler vardır. Allah’a ve isimlerine olan muhabbet imanın kuvvetine ve marifetin derinliğine göre çok farklılık arz eder ve kâmil bir müminin kalbinde aşk derecesine çıkar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
BU MERTEBELERİ İZAH EDER MİSİNİZ?
İnsanın yemeğe muhtaç olması bir ihtiyaçtır.
İhtiyaç şiddetlenince iştiyaka dönüşür.
Artık kişinin yemeğe olan ihtiyacı iştiyaka dönüşmüştür.
İştiyak şiddetlenince muhabbete dönüşür.
Artık kişinin yemeğe olan iştiyakı muhabbet seviyesine çıkmıştır.
Muhabbet şiddetlenince aşka dönüşmüştür.
Artık kişinin yemeğe olan muhabbeti aşk seviyesine çıkmıştır.
Yemek yemek o kişi için artık ihtiyaç, iştiyak ve muhabbet değil bir aşktır.
İhtiyaç, iştiyak, muhabbet ve aşk zayıftan kuvvetliye doğru seyreden birer makam birer mertebedir.
Yemeği sadece ihtiyaç olduğu için yiyen bir adamın aşk ile yiyen bir adama üstünlük kurması mümkün değildir.
Allah’a ihtiyaç duyduğu için dua ve ibadet eden adamın iştiyakla ibadet ve dua eden adama üstün gelmesi mümkün olmadığı gibi Allah’a muhabbetle dua ve ibadet eden adamın da aşk ile dua ve ibadet eden adama yetişmesi asla mümkün değildir.
Allah’a aşkla dua ve ibadet eden bir adam hiç bir ihtiyaç ve iştiyak kalmasa yinede Ona perestiş eder.