"O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazen o makam sahibi, yanlış olarak ayn-ı Hızır telakki olunur." ifadelerini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Tevatür derecesinde, ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve ispat eder. Hatta makamat-ı velâyette bir makam vardır ki, 'Makam-ı Hızır' tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır’dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazen o makam sahibi, yanlış olarak ayn-ı Hızır telakki olunur." (Mektubat, Birinci Mektup.)
Bu konu manevi makamlara taalluk eden bir meseledir. Büyük ve evliya zatların Hz. Hızır (as) ile görüşmesi ve ondan ders alması haktır. Nitekim velayet makamlarında bir makamın ismi de "Hızır Makamı" olarak meşhur olmuştur. Bu makama gelen bir veli Hızır (as)'dan ders aldığı tevatür ile sabittir. Yani milyonlarca evliya bu hususta ittifak etmişler.
"Makam-ı Hızır"a çıkmak, belli bir seviye ve manevi terakki ister. O makama çıkanlar Hz. Hızır (as)'dan ders alır. İşte o makama çıkanlar, arkadan gelenler için iltibasa ve karıştırmaya neden oluyor ve bazen Hz. Hızır (a.s) telakki ediliyor.
Burada karışıklığa sebep olan durumun şu olduğunu anlıyoruz:
Makam-ı Hızır'a çıkan kişi, o makama uygun bazı hâllere mazhar olabiliyor. Yani bir anda birkaç yerde bulunabilir, uzun bir süre yemeyip içmeyebilir...
İşte bu gibi durumlar, kişinin Hz. Hızır (a.s) olma ihtimalini akıllara getiriyor ve makamlar karışıyor...
İlave bilgi için tıklayınız:
- HIZIR (A.S).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar