"Tayr-ı müsebbih ve hamid olan şu zeminin dahi elfaz-ı tahmidiyesi hayvanlar, nebatlar ve ağaçlardır..." İzah eder misiniz?
- Her şey Allah'ın isimlerini göstererek tesbih ediyorlar. Bir de her şeye uygun melek yaratılıp onlarda tesbih ediyorlar. Fakat mesela bir kelebeğin ya da elma ağacının konuşma dili ile ya da farklı bir ile tesbihi mevcut mudur her şeyde?
- Mesela kuşların cik cikleri tesbih midir? Gibi gibi.
- Ya da bir dağın hususi tesbihi nasıldır?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, bir bahr-i müsebbih olan şu semâvâtın kelimat-ı tesbihiyesi güneşler, aylar, yıldızlar olduğu gibi, bir tayr-ı müsebbih ve hâmid olan şu zeminin dahi elfâz-ı tahmidiyesi hayvanlar, nebatlar ve ağaçlardır. Demek her bir ağacın, her bir yıldızın cüz’î birer tesbihatı olduğu gibi, zeminin de ve zeminin her bir kıtasının da ve her bir dağ ve derenin de ve ber ve bahrinin de ve göklerin her bir feleğinin de ve her bir burcunun da birer tesbih-i küllîsi vardır." (Sözler, On Dördüncü Söz)
Ses çıkarabilen, konuşan varlıkların konuşmaları ve sesleri birer tesbih ve zikirdir. Mesela, kuşların cik cikleri, kedilerin mır mırları, devenin bağırması vs. hepsi birer sesli zikirdir. Ama biz bu zikirleri kendi lisanımızda olduğu gibi anlamıyoruz. Bizim bu zikirleri anlayamamamız ayette şu şekilde ifade ediliyor:
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar onu tesbih eder; onu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır.” (İsrâ, 17/44)
"Haşiye-1: Hatta bir gün kedilere baktım. Yalnız yemeklerini yediler, oynadılar, yattılar.
Hatırıma geldi: "Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübarek denilir?’ Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi, sarih bir surette "Yâ Rahîm, Yâ Rahîm, Yâ Rahîm, Yâ Rahîm" diyerek, güya hatırıma gelen itirazı ve tahkiri, taifesi namına reddedip yüzüme çarptı.
Aklıma geldi: "Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir muterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?" Sonra, sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarih değil; fakat mütefavit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidâyette hırhırları arkasında "Yâ Rahîm" fark edilir. Git gide hırhırları, mırmırları aynı "Yâ Rahîm" olur; mahreçsiz, fasih bir zikr-i hazîn olur. Ağzını kapar, güzel "Yâ Rahîm" çeker. Yanıma gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, "Bir derece işitiyoruz" dediler… (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Birinci Dal)
Konuşamayan ve ses çıkaramayan cansız varlıkların tesbih ve zikirleri ise, lisanıhâl ile yapılan tesbih ve zikirlerdir. Mesela bir elma tadı, kokusu, rengi ve estetik sanat ciheti ile Allah’ı bize tarif eder. İsim ve sıfatlatının tecellilerini üzerinde gösterek bize bu yönde rehberlik eder ve aynı zamanda hâl dili ile zikir ve tesbihte bulunmuş olur. Melekler de bu tesbih ve zikirleri vekaleten ve nezareten sesli bir formata dönüştürür.
Ayette kainattaki her varlığın Allah’ı övgü ile tesbih ettiği belirtildikten sonra “Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız veya anlamıyorsunuz” buyurulmaktadır.
Fahreddin er-Râzî bu ifadeyi şöyle açıklıyor:
Bir elma düşünelim; bu elma çeşitli atomlardan (cüz’-eczâ’) oluşmaktadır ve bu parçacıklardan her biri Allah Teâlâ’nın varlığına tam ve başlı başına bir delildir. Bu atomlardan her birinin kendine özgü doğal yapısı (tab‘), tadı, rengi, kokusu, hacmi gibi nitelikleri vardır. Atomun bu özel sıfatlarla belirlilik kazanması imkân dahilindedir ve bu belirliliği ona ancak kudretli ve hakîm olan bir belirleyici kazandırabilir. Şu halde elmanın her bir parçası yüce Allah'ın varlığına eksiksiz bir delildir. (bk. Razi, Tefsir-i Kebir, XX, 210-211).
Ayetteki "Her şey Allah'ı tesbih etmiştir." ifadesi, çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Canlı varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri, onun her çeşit noksanlıklardan ve yüce şanına yakışmayan şeylerden berî olduğunu dil ile ifade etmeleridir. Bütün alimler, canlı varlıkların Allah'ı bu şekilde tesbih ettiklerini söylemişlerdir.
Fakat, canlı olmayan varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı alimlere göre, canlı olmayan varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri, onun yaratıcılığına, gücünün her şeye yettiğine delil olarak gösterilmeleridir. Bu şeylerin varlığı, Allah'ın yüceliğini göstermektedir. Onların bu hâli, tesbihleridir.
Bazı alimler de cansız varlıkların canlı varlıklar gibi Allah'ı zikrettiklerini söylemişler ve bu hususta delil olarak da yukarıda geçen şu ayeti göstermişlerdir:
"Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, onu tesbih ederler. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir, çok bağışlayandır." (İsrâ, 17/44)
Bu görüşü savunan alimlere göre, cansız sanılan her şeyde, insanların fark edemedikleri bir canlılık vardır. Bütün eşya, atomlardan meydana gelmiştir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, akla şaşkınlık verecek bir hızla dönmektedir.
Diğer bazı âlimlere göre ise, kâinattaki her şey, canlı ve cansız bütün varlıklar, Allah'ın emrindedirler. Yüce Allah, dilediği gibi bu varlıklarda tasarrufta bulunur. Her şey onun emrinin karşısında teslimiyet içerisindedir. Onların tesbihleri, bu teslimiyetleridir. (Muhammed Ali es-Sabûnı, Safvetü't-Tefâsîr, İstanbul 1987, III, 319 vd.)
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü