Üstadımızın haşirle ilgili değişik yerlerde nazara verdiği Rum Sûresinin 50. ayeti hakkında biraz açıklama yapar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Rum sûresinin 50. âyetinin meali şöyledir:

“Şimdi Allah’ın şu rahmet eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl hayata kavuşturuyor (diriltiyor). Şüphe yok ki, O, ölüleri elbette ihya edicidir (diriltecektir). Ve O, her şeye kadirdir.”

Gaybî olan ba’s ve haşir (dirilme ve mahşer meydanında toplanma) hâdiselerini akıllara yaklaştırmak için, bu âyet-i kerimede, yeryüzünün kışın ölüp baharda dirilmesi gibi herkesin görüp bildiği bir değişim nazara veriliyor.

Âyetin başında Allah’ın rahmet eserlerine bakmamız emrediliyor ve akabinde de yeryüzünün ölümden sonra dirilmesinin insanlar için ne büyük bir rahmet olduğu nazara veriliyor.

İnsan, hayatta iken kendi iradesiyle bir takım işler yapar, ama ölmüş bir kimseden hiçbir iş sudûr etmez. Eğer etse bu, Allah’ın bir mu’cizesi ve bir rahmet tecellisi olur; Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi gibi.

Kış mevsiminde aynen bir ölü gibi iradeden mahrum, yine bir ölü gibi kendinden habersiz ve donuk olan yeryüzü, bahar mevsiminin gelmesiyle yeniden hayata kavuşuyor.

İnsanın akşam uyuması (ki uyku ölümün küçük kardeşidir) sabah yeniden uyanması da bir haşir misalidir.

Her altı ayda bir insan vücudunun yenilenmesi ve tazelenmesi, insanın yılda iki defa ölüp dirildiğini gösteriyor.

Bahar, yeryüzünün “ba’s” yani dirilme mevsimidir. O mevsimin gelmesi için yerkürenin aylarca Güneş etrafında dönmesi gerekiyor. Bu ise ancak Allah’ın kudretiyle ve takdiriyle gerçekleşen çok büyük bir hâdise ve yine çok büyük bir rahmettir.

Yeryüzünü dirilten bir rahmet ve kudret, onda serilmiş olan bitkilerde de kendini gösteriyor. Üstad Hazretleri, bir ağaçta; “yaprakları, çiçekleri ve meyveleri cihetiyle üç çeşit haşir numunesinin sergilendiğini” nazara veriyor. Güz mevsiminde dökülen yapraklar bahar mevsiminde yeniden yaratılıyorlar. Yine bir önceki yılın çiçekleri ve meyveleri de ağaçtan kopup gittikleri halde yerlerine yeni çiçekler açıyor ve başka meyveler boy gösteriyor. İşte bir bahar mevsiminde haşrin ve dirilmenin böyle sayısız denecek kadar misallerini yeryüzünde sergileyen bir kudret, kâinatın meyvesi olan insanları da ölümlerinden sonra diriltecektir.

Meyvelerin dirilmeleri kendi kudret ve iradeleriyle değil, Allah’ın rahmet ve inayetiyle olduğu gibi, insanın da bu dünyadan göçtükten sonra kıyamet ve haşirle yeniden dirilmesi yine Allah’ın rahmetiyle olacaktır. İnsan, sanki kendi gücü ve kuvvetiyle dirilecekmiş gibi bu büyük hâdiseyi aklına sığıştıramayıp inkâra sapmasın. Çünkü onu yoktan yaratan rahmet sahibi Rabbi, öldükten sonra da yine rahmetiyle yeni bir âlemde hayat sahibi yapacaktır. İşte ayetin başında rahmete nazar etmemizin emredilmesi bu gibi mânalar ve hikmetler içindir.

Allah’ın esmâ-i hüsnasından biri olan “Muhyi”, “hayat verici, diriltici” mânasına gelir. Âyetin devamında, “Şüphe yok ki, O, ölüleri elbette ihya edicidir (diriltecektir). Ve O, her şeye kadirdir.” buyuruluyor.

Cenâb-ı Hak, ihya edici, hayat verici ismini ruhta tecelli ettirdi ve onu hayat sahibi yaptı. Aynı ismi Âdem babamızın, balçıktan yaratılan bedeninde de tecelli ettirerek, o balçığa bitki hayatına benzer bir hayat lütfetti. Sonra, o bedene ruh vermek sûretiyle onu insan hayatına kavuşturdu.

Benzer bir icraatı da bizde sergilendi. Ana rahminde dört aya yakın bir zaman bitki hayatı gibi bir hayat sürüldükten sonra o bedene ruh ilka edildi. Böylece Muhyî ismi “o bedene hayat verme” şeklinde tecelli etmiş oldu. Ölümle ruh bedenden ayrılacak, beden ölümü tadarak toprağa, elementlere inkılap edecek, ruh ise hayat sahibi olmaya, kabir âleminde de devam edecektir.

Haşirde bedenler ruh sahibi olarak yeniden ve bir anda yaratılacaklardır. Her şeye kâdir olan Allah, buna da kâdirdir.

“Hem hangi kanunla senin bedenindeki hüceyratın zerrelerini tazelendiriyor, tamir ve tahlil ediyorsa, aynı kanunla senin bağını her sene tecdid eder ve her mevsimde çok defa tazelendirir. Aynı kanunla, zemin yüzünü her bahar mevsiminde tecdid eder, taze bir peçe üstüne çeker."

Hem o Sâni'-i Kadîr, hangi kanun-u hikmetle bir sineği ihya eder; aynı kanunla şu önümüzdeki çınar ağacını her baharda ihya eder ve o kanunla Küre-i Arz'ı yine o baharda ihya eder ve aynı kanunla haşirde mahlûkatı da ihya eder.”(1)

(1) bk. Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, İkinci Makam.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 30.753
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...