"Bir nekre marife olarak mükerreren zikredilirse, o marife, o nekrenin aynı olur. Fakat o nekre, nekre olarak zikredildiği takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz..." ifadelerini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"BEŞİNCİ ME’HAZ: هُدًى’deki tenkirdir. Bir nekre, marife olarak mükerreren zikredilirse, o mârife, o nekrenin aynı olur. Fakat o nekre, nekre olarak zikredildiği takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz. Bu kaideye göre, nekre olarak tekerrür eden هُدًى evvelki هُدًى’nin aynı değildir. Ancak, evvelki هُدًى masdardır; ikincisi hasıl-ı bilmasdardır ve birincisinin semeresi hükmünde mahsus ve sabit bir sıfattır." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 5. Ayetin Tefsiri)
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
İşte, Rablerinin gösterdiği doğru yol üzerinde olanlar onlardır. Dünya ve ahirette saadet ve kurtuluşa erenler de onlardır." (Bakara, 2/5)
Cümle içinde bir isim bazen marife bazen de nekra olarak gelir.
Nekre: Söylendiği zaman kimden veya neyden bahsedildiği tam olarak anlaşılmayan, belirsiz bir kimseyi veya belirsiz bir şeyi gösteren isimlerdir. Nekranın en belirgin özelliği sonunda tenvin olmasıdır. Tenvin çift ötre ( قَلَمٌ ) çift üstün ( قَلَمًا ) ve çift esredir ( قَلَمٍ ).
İngilizce bilenler için, Arapçada nekra, İngilizcede “a, an” ile kullanılan isimler gibidir.
Marife: Marife nekranın zıddıdır. Söylendiği zaman kimden veya hangi şeyden bahsedildiği tam olarak anlaşılan, belirli bir kimseyi veya nesneyi gösteren isimlerdir. Yine İngilizce bilenler için, Arapçada marife, İngilizcede “the” ile kullanılan isimler gibidir.
Başında harf-i tarif denilen elif-lam ( اَلْ ) takısı bulunan isimler marifedir. Aynı zamanda nekra bir ismi, marife yapmanın yolu da başına bu takıyı ( اَلْ - El ) getirmektir.
Buna göre, هُدًى lafzı nekra, الْهُدَى ise marifedir.
Bu izahtan sonra, şimdi Üstad'ımızın beyanını bir daha okuyalım:
— Bir nekre marife olarak mükerreren zikredilirse, o marife, o nekrenin aynı olur. Fakat o nekre, nekre olarak zikredildigi takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz.
Şimdi ifadeyi biraz açalım:
— Nekre bir kelime, marife olarak tekrarla zikredilirse, marife olarak zikredilen kelime, o nekra kelimenin aynı olur. Fakat o nekre kelime, nekre olarak zikredildigi takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz.
Bir misalle açalım:
Bir cümlede هُدًى lafzı nekra olarak zikredilip, sonraki cümlelerde marife olarak الْهُدَى şekliyle zikredilirse, الْهُدَى marifesi هُدًى manasındadır. Bu durumda şu kaide işletilir: Bir nekre marife olarak mükerreren zikredilirse, o marife, o nekrenin aynı olur.
Eğer nekra olan هُدًى lafzı, her defasında هُدًى şekliyle nekra olarak zikredilirse, bu durumda, genelde manası aynı olmaz. Bu durumda da şu kaide işletilir: Fakat o nekre, nekre olarak zikredildigi takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz.
Üstad Hazretleri bu usul kuralını çalıştırarak, tekrar eden هُدًى lafzına iki farklı mana veriyor ve şöyle diyor:
— Bu kaideye göre, nekre olarak tekerrür eden هُدًى evvelki هُدًى nin aynı değildir. Ancak, evvelki هُدًى masdardır; ikincisi hâsıl-ı bilmasdardır ve birincisinin semeresi hükmünde mahsus ve sabit bir sıfattır.
Burada geçen ifadede de ilk defa geçen “hüden / bir hidayet" kelimesinin elif - lamsız (yani nekre) gelmesi, ikinci defa geçen “hüden” lafzının öncekinden farklı olduğuna bir işarettir. Çünkü aynı kelime ikinci defa da nekre gelmiştir. Bu da ikincisini birincisinden farklı bir manayı ifade ettiğini ve öncekiyle aynı olmadığını gösterir. Birincisi masdar, ikincisi ise hasıl-ı bilmasdardır, birincinin meyvesi olarak gözle görülen sabit bir sıfattır.
Buna şöyle bir misal vermek uygun olur.
İnşirah suresi nazil olduğunda Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm), "Allah’ın bir zorluğa karşılık iki kolaylık takdir buyurmasına" çok sevinmiş, son derece mesrur olarak mütebessim bir şekilde şöyle buyurmuştur:
"Bir zorluk iki kolaylığa asla galip gelemez. Çünkü 'Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.' (İnşirah, 94/5 ve 6) " (bk. Hakim, Müstedrek, II, 575)
Usr (zorluk) ve yüsr (kolaylık) kelimeleri bu ayetlerde tekrar edilmişlerdir. Ancak usr, el (elif-lam; belirlilik) takısı ile marife olarak, yüsr ise nekre (belirsizlik) olarak gelmektedir. Arapça dil kâidelerine göre marife kelimenin tekrar edilmesi aynı şeyi ifade ederken, nekre kelimenin tekrarlanması farklı bir şeyi ifade etmektedir. Bu sebeple usr iki defa tekrar edilmesine rağmen tek bir zorluk olarak kalmış, yüsr ise iki ayrı kolaylık olmuştur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü