"Lezzet-i hürriyet dedikleri şeylerin içyüzleri ve mahiyetleri budur..." Burayı açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Kader Risalesi’nin Zeylinde şöyle bir tesbit yer alıyor:
"… Nefis kendini serbest ve müstakil ve bizzat mevcut bilir. Ondan, bir nevi rububiyet dava eder; mâbuduna karşı adavetkârane bir isyanı taşır." (Sözler, Yirmi Altıncı Söz, Zeyl)
Serbest kelimesi hürriyet manasında kullanılmış oluyor. Yani nefis, bir kayıt altına girmeden dilediğini yapabilmek istiyor. Bunun için de kendini müstakil ve bizzat mevcut biliyor.
Müstakil, istiklal sahibi, kendi başına buyruk demek oluyor. “Bizzat mevcut” ifadesi çok önemli; nefis kendinin mahluk olduğunu unutuyor veya kabul etmiyor manasına geliyor. Bilindiği gibi, bizzat var olan ancak Allah’tır. Her şey onun yaratmasıyla var olmuştur. Varlıkları zatî değildir. Yirminci Mektup’ta kudret bahsinde ifade edildiği gibi "...bir şey zatî olsa, ârızî olmazsa, onun zıddı ona müdahale edemez." (Sözler, Onuncu Söz, Hatime) Hayatımız zatî olmadığı için ölüyoruz, gençliğimiz zatî olmadığı için ihtiyarlıyoruz. Sıhhatimiz zatî olmadığı için hastalanıyoruz.
Nefis bütün bunları unutarak kendini bizzat mevcut zannetmekle; “bir nevi rububiyet dava eder; mabuduna karşı adavetkârane bir isyanı taşır.”
İşte lezzet-i hürriyet, nefsin haddini tecavüz etmekten aldığı şeytanî bir zevktir. Zira bu hürriyetin ilk temsilcisi şeytandır. Enaniyetine kapılıp, kul olduğunu unutmuş ve Hz. Âdem’e secde etmemişti. Böylece huzurdan kovulmuş ve lanetlenmişti.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü