“Namazdan hoşlanmayan nefsim.” ifadesi genel midir? Yani nefsi mutmainne veya daha yüksek makamda olanlar için de geçerli midir?
Değerli Kardeşimiz;
Âyet-i kerîme'de haber verildiği gibi “...Nefis elbette kötülüğü ister.” (Yusuf, 12/53)
Ancak nefsini temizleyenler, "Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı” (Maide, 5/119) müjdesine mazhar olup, “raziye ve marziye” makamına çıkanlar, başta namaz olmak üzere bütün ibadetlerini şevkle yerine getirirler. Bu makama ulaşanların namazdan hoşlanmamaları düşünülemez. Aksine onlar, farzlarla yetinmeyip Allah Resulüne (asm.) ittiba ederek birçok nafile namazları da yine şevkle kılarlar. Allah’ın huzuruna çıkmanın zevkini daha çok yaşamak isterler.
Yine de imtihanın ömrün sonuna kadar devam etmesinin temini hikmetiyle, nefs-i emmaresini terbiye edenlerde mecazi nefs-i emmare dediğimiz bir damar hükmetmeye başlar ki, şevksizlik bu canipten de gelebilir. Üstadımız bu hakikate şöyle ışık tutmaktadır:
"Bir zaman, evliya-yı azîmeden, nefs-i emmâresinden kurtulanlardan birkaç zâttan, şiddetli mücahede-i nefsiyeler ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm. Çok hayret ediyordum. Hayli zaman sonra, nefs-i emmârenin kendi desaisinden başka, daha şiddetli ve daha ziyade söz dinlemez ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden ve heves ve damar ve âsab, tabiat ve hissiyat halitasından çıkan ve nefs-i emmârenin son tahassungâhı bulunan ve nefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören ve mücahedeyi âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm. Ve anladım ki, o mübarek zâtlar, hakikî nefs-i emmâreden değil, belki mecazî bir nefs-i emmâreden şekvâ etmişler. Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbanî dahi bu mecazî nefs-i emmâreden haber veriyor."(1)
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 148. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü